Kayıtlar

Ekim, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kürt sorunu gösteriyle çözülemez!

Geçtiğimiz hafta, Hükümetin Kürt sorunu konusunda, kendisini de aşan, cesur bir program uyguladığına tanık olduk. Daha birkaç ay öncesine kadar “PKK’ya terörist demeyen DTP” ile görüşmeyeceğini bir Türk filmi tiradında, ısrarla tekrar eden Başbakan Erdoğan, “bir şehit cenazesine katılmaktansa 550 milletvekilini kaybederim” dediği günleri yaşıyoruz. Arkaplanını bilmiyoruz ama kamuoyu önünde edilmiş, kararlılık ifade eden bu sözlerin bir dikte ettireni de olabilir. Ancak dikte ettirenden çok pratikte karşılaştığımız sorunlar önem kazanıyor. İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın koordinatörlüğünü yaptığı “demokratik açılım”, yol haritasını Öcalan’ın da çizdiği temsili güçlerin ilk grubunun Türkiye’ye gelişiyle yeni bir evreye girmiş oldu. DTP’nin dağdakilere boyun borcunun ilk taksidi sayılabilecek bir bayram kutlamasına dönüştürdüğü Kandil ve Mahmur grubunun karşılama törenlerinin yarattığı infial, Avrupa’dan gelişlerin ertelenmesine neden oldu. Çözüme ilişkin olumlu hava, birden bire gerildi.

Heykeli sarıya boyamak: İşgüzarlık mı, zihniyet mi?

Ankara’nın Başkent oluşunun yıldönümü kutlamaları öncesi Ulus’taki Atatürk heykeli sarıya boyanmış. İddiaya göre, yetkililerin haberi olmadan, Belediyeden “alt düzey biri”nin “temizlensin” talimatıyla yapılmış bu işgüzarlık. Ressam Zafer Gençaydın’ın “estetik kirlilik” diye tanımladığı bu vak’aya, Vali Önal’ın “doz aşımı” demesi, sanki hoyratlığın etkisini hafifletme amacı taşıyor. Sayın Vali’nin, “iyi ki o gün farkettik. Geç kalsak Sıhhiye’deki Zafer Anıtı’nı da boyayabilirlerdi” demesiniyse skandalın büyümesini önlemeye yönelik bir önlem olarak görmek gerekiyor. Resim şöyle: Yetkisiz biri talimat vermiş; yapanlar dozunu kaçırmış ve Allah’tan farketmişler, yoksa sırayla diğer heykeller de aynı akıbete uğrayabilirlermiş! Bu resme bakınca, insanın aklına, tıpkı, din bilgisindeki başarısını göstermek isterken, "İsa Peygamber bir gün Fırat`ı yüzerek geçerken..." diye başlayan çocuğun sözünü kesen dedesi, "İsa değil Musa, Fırat değil Nil, yüzerek değil, yürüyerek..." an