Kayıtlar

Nisan, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Taksim’i açmak yetmez!

Taksim’i açmak yetmez! ’82 Anayasası o(na)ylandığında ben cezaevindeydim. Halen olduğu gibi, o sırada da Babam Erzincan’ın bir dağ köyünde yaşıyordu. Yaşadıklarına ve tanık olduklarına tepki göstermek amacıyla 29 oyun kullanıldığı bizim köyden 13 Hayır oyu çıkmasını sağlamıştı. Tahmin edeceğiniz üzere, köyümüz, bu yükseklikteki hayır oyu nedeniyle askerlerce basılmış ve hemen 13 km ötedeki cezaevinde tutuklu olmama rağmen, nerede olduğumu söylemeleri için anneme, babama ve diğer akrabalarıma köylünün gözü önünde hakaretler edilmiş ve verilen hayır oyları karşısında analarından emdikleri sütün burunlarından getirileceği tehditlerine maruz kalmışlardı. Babam, 12 Eylül öncesinde olduğu gibi, 12 Eylül sonrasında da ve halen oyunu CHP’ye veriyor. Referandum sırasında “hayır” oyu vereceğini söylüyor. “İyi de” diyorum; “senin ‘hayır’ oyu verdiğin anayasayı değiştiriyorlar, niçin böyle düşünüyorsun?”. Cevabı, bugünkü tartışmaları özetler bir nitelik taşıyor; “yaptıkları yaralarımızı iyileştirm

Çizmeden yukarı, Belden aşağı!

Demokratik bir Anayasa tartışmalarının toz duman yürütüldüğü bu günlerde, 12 Eylül dönemini sormayı anlamlı bulmuyorum. Yaşananları unutalım; bak, gencecik fidanların idam sephasında boğulmasını sonuna kadar izledikten sonra, “asılırlarken bile propaganda yaptılar” diye suçladığı Deniz’lerin kalem kırıcısı Ali Elverdi’nin, hiçbir dış müdahale olmadan boğularak ölmesi, “takdir-i ilahi” demek de gelmiyor içimden. Elbette, elimizi çabuk tutmazsak, bir dönemin aydınlanması için çok fazla bilgiye sahip olan Kenan Evren’i de doğal yollardan kaybetme ihtimali beni rahatsız ediyor ama gene de bir insana belden aşağı vurulmasını içime sindiremiyorum. Hayır, hayır! Bunları, Doğu Beyazıt’ta Kürtçe şarkı söylediği için hakkında tutuklama kararı çıkartılan Rojin’i; Kürt olduğunu söylediği için çok sevdiği ülkesinden palas pandıras gitmek zorunda kaldığı Fransa’da gözleri açık giden Ahmet Kaya’yı; holdinglerin isteklerine direndiği için birden bire gözden düşen dönemin Bakanı Şükrü Sina Gürel’i hatı