Kayıtlar

Şubat, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

CHP yumurta küfesinden kurtulabilir mi?

Hükümet yanlısı kalemler, Kılıçdaroğlu’nun attığı her adımı, söylediği her sözü eleştiriyor. Karşılaştığı yoğun ilgi sonucu bulunduğu mekândan ayrılmak için hareketsiz duran yürüyen merdivene tersten binmesinden coğrafya kitaplarının ‘göl’ dediğine, tıpkı Vanlılar gibi deniz demesine kadar her konuşmasını ‘ti’ye alıp, açılımlarını etkisizleştirme gayreti hissediliyor. Uzmanlar tarafından sahici bulunan ‘aile sigortası’ projesini etkisiz kılmak için hemen Ergenekon’a ya da Dersim’e atıf yapmalarında da bu gayret görülüyor. CHP’nin açmazı da buradan kaynaklanıyor. Hükümet uygulamalarından yorgun düşmüş halkın yüzünü dönmek istediği CHP’nin yeni açılımlarının önünde tarihsel heyulası engel oluşturuyor. Bugünkü CHP’nin ‘çatal kazık’ görünümü vermesi de bu tarihsel aidiyetle ilişkisi bulunuyor. Öncelikle bir noktanın altını çizelim. CHP, bir yanıyla demokratik hak ve özgürlüklerin en geniş haliyle uygulanmasını ve ülkenin temel sorunlarının sorunun sahipleriyle birlikte çözülmesini isteyenl

Adaletin bu mu dünya?

İyimaya’nın “günah keçisi”ne dönüşmesini de istemem ama darbecinin avukatını Adalet Komisyonu başkanı yapmak nasıl bir hissiyattır? “Adaletin bu mu dünya” deme hakkımız yok mudur? Muharrem İnce’yi kutlamak gerek; ilk kez, uzun süredir “sahalarda görmeyi özlediğimiz” bir “araştırmacı-muhalif” örneği sergiledi ve AKP’nin “yaman çelişkileri”inden birini ifşa etti. Darbe karşıtlığını ifrattan tefrite vardıran AKP’nin “İyimaya”sının Kenan Evren’e avukatlık yaptığını açığa çıkardı. Aziz Nesin, “darbeci” diyerek Evren’e darbe açmış; şimdilerin Anayasa Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya da, muhtemelen, “hayır O darbeci değil, vatan kurtaran Evren” diyerek avukatlığını üstlenmiş. Bahse konu tarih, Marmaris yılları değil; Evren’in Cumhurbaşkanı; Özal’ın Başbakan olduğu yıllar. Paşa’nın kudreti yerinde yani! Darbe davasının kabul edilmesi; edilse bile Evren’in darbeci olduğunun hükme bağlanması mucize kabilinde. Nesin,’82 Anayasası’na yüzde 92 oranında verilen evet oylarının günü geldiğinde hiç kims

Meral Okay’a dokunma!

Muhtemelen 98 sonuydu. O sıralar, danışmanlığını yaptığım şahsiyet için PR’a duyduğumuz ihtiyaç, karşımıza Meral Okay’ı çıkarmıştı. Sözünü budaktan esirgemezliğiyle hatırlıyorum. Beni şaşırtmaya, zihnimden geçeni okumakla başlamıştı. PR’ını yapmak istediğimiz kişinin eksikliğini bir çırpıda ve orada söylemişti; hepimizin yüzüne. O kampanya boyunca, benim için “Türkçe meal” işlevi görmüştü. Epeydir görüşmüyoruz ama o hep kendini gösteriyor; söylenmesi gerekeni eğip bükmeden söylemeyi sürdürüyor. Cemal Süreya’nın “En sıradan ezgilerden /Sevinçler devşiriyor” dizeleri, sanki O’nu anlatıyor. Bana sorarsanız, Nazım Hikmet, “Bir gülüşün ateşiyle yakmasını biliriz /ölümün önünde sigaramızı" dizeleriyle O’nun gibileri tarif ediyor. Bedri Rahmi’nin, “İçinde bir tek suret yaşayan yüreğe yürek mi derler” dizesi de insanın gözünün önüne O’nu getiriyor. Asu Maro, Okay’la yaptığı bir mülakatı, “o kadar sürprizli bir kadın ki, ondan her şey beklenir...” diye bitiriyor. Tek tip refleksler Gene sü