Kayıtlar

Eylül, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık!

Resim
Turhan Yörükan'dan 'Bağlanma ve Sonraki Yaşlarda Görülen Etkileri' Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık! Çok sayıda araştırma ve inceleme kitabıyla tanınan Turhan Yörükan'ın Bağlanma ve Sonraki Yaşlarda Görülen Etkileri adını taşıyan çalışması, daha önce yayınlanan Alfred Adler, Sosyal Roller ve Kişilik kitabını tamamlıyor. Birlikte okunduğunda, içimizdeki hareketi, geride bıraktıklarımızı, özellikle de bizsiz yaşamak zorunda kalan çocuklarımızı nasıl bir sosyal psikolojik ortama ittiğimizi daha arı biçimde görebiliyoruz. Yüksel IŞIK Hani Nâzım Hikmet, bir şiirinde 'Kimi insan otların/ kimi insan balıkların çeşidini bilir/ ben ayrılıkların!/ kimi insan ezbere sayar yıdızların adını/ ben hasretlerin!' diyor ya peki, siz bilir misiniz 'Ama ben annemin saçları olmadan uyuyamam ki' sözlerinin ne anlama geldiğini? Biliyorum; bazılarınızın aklına Cemal Süreya'nın, 'Oysa ben senin gözlerinsiz edemem, bilirsin...' sözleri geliyor ama peki siz, bir ç

12 Eylül kimin eseri?

Yirminci yüzyılın son çeyreğinin önemli şairlerinden olan Ahmet Telli, gördüğü işkenceleri anlattığı “ Su Çürüdü” adlı şiirine, “Yetmiş iki gündür bir dolapta kilitliyim. /Yalnızca anahtar deliğinden hava giriyor ve ölü bir ışık sızıyor içeri ” dizeleriyle başlıyor. Şiir şöyle bitiyor: “ Kutuda kalan son bir yudum su, /su bile değildi artık. /Küstü, öldürdü kendini su... /Su çürüdü...”. Telli ile aynı avluya bakan yan yana iki koğuşta geçirdik, 12 Eylül’ün o karabasan günlerini. Yıllarını gencecik öğrencilere insani duyarlılığı öğretmekle geçiren Telli, o kadar işkence görmüştü ki, “Soyumun neye benzediğini unuttum. /'İnsana benziyorlardı' diye duymuştum bir vakitler. /Demek ki şimdi maymun halkasında insanlık...” şeklinde dizeleştirmişti yaşadıklarını. O şiirleştirdi yaşadıklarını, başkaları resmetti. Şarkılaştıranlar da oldu, romanlaştıran da. Filmini yapan da oldu, öyküsünü yazan da!... Ben ise hep inanılmaz buldum yaşadıklarımızı. Kim inanabilir ki, ortalaması yirmili y

Arda Turan'ı anlamak!

Liderlik, bazı insanların ruhuna işlemiştir. O tarz insanlar, hem kendi işlerini doğru dürüst yaparlar hem de kendileriyle doğrudan ilintili olmadığı düşünülen memleket meseleleri hakkında söz söylerler. Sözleri demlenmiştir. Yudumladığınızda buharı yüzünüze vuran taze çayın deminin ağzınızda bıraktığı lezzet ne ise söylenen sözün yarattığı etki de öyledir. Karşısında uzun süredir zihnini meşgul eden bir matematik problemi olduğunun farkındadır; “ bana neci ” davranmaz. Arda Turan da öyle biri! Hem işini yapıyor hem de işiyle doğrudan ilintili olmadığı sanılan memleket meselelerine kafa yoruyor. “ Bana neci ”lik yapmıyor; bencillikten uzak duruyor. Futbolu şiir gibi oynuyor. Yalnızca oynamıyor; oynatıyor. O’nu izlerken, Oscar’lık bir film izlemiş, doyumsuz bir şarkı dinlemiş yahut Cemal Süreya’dan şiir okumuş gibi olursunuz. ArdaTuran’ı yalnız oynadığı futbol ile sevmekle yetinirseniz, O’na büyük haksızlık yapmış olursunuz. O hem oynuyor hem de oynamakta zorluk çeken arkadaşlarına