Ölüden Ne İstersiniz?
Ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov, her şeyin vicdanla
bağlantısını kurar.
O’nun yapıtlarında toprağın da, suyun da, bitkilerin de vicdanı
olduğunu görürsünüz ama daha da önemlisi, insan soyunun en vicdansızına da en
çocuk vicdanlısına da rastlarsınız.
İnsan kahramanlarının kişiliğinde okurlarını vicdanla
buluşturan Aytmatov’a göre vicdan, “tohumdaki
öz”dür.
Özsüz tohum filizlenmez!
Tarihin ilk çağlarında ise vicdan için “Tanrı’nın sesi” denirmiş.
Bence de öyledir; vicdan, insanın ruhudur, içidir yani!
O “iç”te ne varsa
insanın dışına da o yansır.
KARA
VİCDANLILAR!
“İçinin güzelliği
dışına vurmuş” deriz ya bazı insanlar için işte vicdanımız ne kadar diriyse
o kadar insanız.
Ne kadar az bozulmuşsa ve ne kadar az kararmışsa “içimizdeki
çocuk” o kadar sağlıklıyız; o kadar insanız.
Vicdansızlık ise kötülükle müsemmadır; “kara vicdanlı” sözüyle anlatılan da budur.
İnsan, toplumsal bir varlıktır ve yaşadığı sürece ne yaparsa
yapsın iyi anılmak ister.
Ama hayatta insanın boğazının düğüm düğüm eden; kolunu
kanadını kıran, çaresiz bırakan şeyler de oluyor.
Bütün bu olup bitenlerin “kahramanları” da, kötü şeyler yapmaktan kendilerini alamayan
insanlar.
Ve ne yazık ki biz o “kötü
insanlar” ile aynı havayı soluyor; aynı yollardan geçiyoruz.
İşte o “kötü şeyler
yapmaktan geri durmayan insanlar”, inançlı insanlar açısından Allah katında
herkesle eşitlenmiş bir cenazeyi yerinden ettiler.
Ölüye eziyet ettiler yani!
Ölü dediysem, 80 yaşında yaşlı bir kadın.
Aysel Tuğluk'a duydukları öfkeyi O'ndan çıkartmaya kalkışmışlar.
Cezaevinden verilen özel izinle annesini uğurlama törenine
katılan HDP’li Aysel Tuğluk, hayatının hiçbir döneminde bu kadar eziyet
çekmemiş; bu kadar çaresiz olmamıştı.
İnançlarına uygun ritüellerin ardından annesini Gölbaşı-İncek
Mezarlığına defnetmek istediğinde, her nasıl olmuşsa sayıları 50 civarında olan
bir güruh, üstelik de kendilerine bol keseden Müslümanlık payesi de vererek, mezarlığa
akın edip, “şehitlerin gömülü olduğu
yere teröristleri gömdürmeyiz” diye saldırmışlar.
İnsanın, “bu güruh,
mezarlıkta mı yaşıyor; nasıl haberleri olmuş” diye sorası geliyor.
Oysa bu yapılandan daha beter “teröristlik” mi olur?
Varsayalım ki kızının (ki O da ağzını her açtığında barıştan
başka bir şey dememiş) bir günahı var; yaşlı bir kadının ölü bedenine eziyet
ederek o günahın ceremesini ödetmeye çalışmak, nasıl bir vicdanın ürünü?
BU KADAR
KÖTÜLÜK…
Elbette masum değiller ve açık ki birileri bu tetikçileri
ajite etmiş.
Bu güruh, bizim dediklerimizi anlamaz ama Hazreti Ömer’in, “kötü bir işin en gizli şahidi,
vicdanımızdır” sözünü de mi anlamaz?
Bu güruha İslam Peygamberinin, “şüphesiz ölüm korkunç bir şeydir. Cenazeyi gördüğünüzde hemen ayağa
kalkınız” sözünü hatırlatmanın bir manası olur mu?
Haydi akıl gözleri kapalı; vicdanları da mı kapalıdır
bunların?
Bu toprakların geleneği, elinden tutup kaldırmak istemese
bile düşene tekme atmaz.
Milliyetçilik dedikleri bu mu?
Bu mudur mukaddesatçılık?
Bu kadar mı kötüler?
Bu kadar mı içleri pis?
Ölüden ne isterler?
Zulmün bu kadarı, sizin de midenizi kaldırmıyor mu?
Yorumlar
Yorum Gönder