Kayıtlar

Ekim, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

29 EKİM: MUCİZE DEĞİL, MÜCADELE!

Resim
94 yıla çok şey sığdırmış Cumhuriyet’in kuruluşunu kutluyoruz. Kutlu olsun! Cumhuriyet için çok söz edildi, çok eleştirildi; çok da methiyeler dizildi. Negatif anlamda söylenmiş en cüretkar söz, AKP’li eski bir milletvekilinin söylediği, “ 90 yıllık reklam arası”  sözüdür. Bizim " bu taraf "ta olanlar, o söze tepki gösterince " o taraftakiler " çark etti. Çark ettiklerinin göstergesi olarak da o sözü söyleyen vekili bir daha aday göstermemişlerdi. Biz de " başarmış olmanın hazzı" ile sessizliğe büründük. Meselenin bir milletvekilinin " patavatsızlığı " olmadığını kısa süre sonra öğrendik. SEYİRCİ KALMAMAK! Nitekim " 90 yıllık reklam arası" sözünün üstü henüz tozlanmıştı ki bu kez başka bir AKP'li vekil; üstelik, MKYK Üyesi Ayhan Oğan, " yeni bir devlet kuruyoruz" dedi. " Bizim taraf" gene tepki gösterdi, " öbür taraf " gene çark etti; biz gene sessizliğe büründük ama onlar ara

Hocam Ahmet Taner Kışlalı

Resim
Benim üniversite maceram, 12 Eylül Öncesi ve sonrası olmak üzere iki kısımdan ibarettir. İlk üç yarıyılı faşist saldırılar altında; son beş yarıyılı ise baskının kol gezdiği bir ortamda okudum.  Ara vermek zorunda kaldığım 1980-83 arasında ise Mamak’a “ sonbahar gel(mişti )”. Kendi “ sonbahar ”ım henüz bitmişti ki çıkan “ öğrenci affı ” ile okula dönmüştüm. Bana yakınlık göstermek isteyen herkesten “ gizli polis ” çıkartacak kadar “ tecrübe ” sahibi idim ama diğer öğrenciler için bir “ muamma ” olduğumu fark edemedim. “ Ricat” yaşanmış olsa da “ sol hava ”nın hakim olduğu bir okula, dönemin ortasında gelip, sınıfın en arkasına konuşlanmış; dersi oradan dinleyip, konuşmaları oradan takip etmeye başlamıştım. Neredeyse kimsenin tanımadığı ve sadece “ dinlemekle yetinen ”, yaşı diğerlerine oranla bir miktar “ geçkin” birinin “ muamma” olarak tanımlanması, “ hafif ” bile kaçar; varın gerisini siz düşünün. KALABALIKTAKİ YALNIZI GÖREBİLMEK Derslere girdikten sonra öğrenc

10 Ekimler Olmasın Diyorsanız!..

Resim
İki yıl önceydi; katillerin patlattığı bomba sonucu 104 kişi ölmüş; 400’den fazla kişi yaralanmıştı. 104’e bir rakam olarak bakmayın; öğretmeninin, “o gülen yeşil gözlerin artık dersleri izleyemeyecek, okuyamayacak, yazamayacak” dediği dokuz yaşındaki Veysel’in de olduğu 104 kişiden bahsediyorum. O an gözüme, gencecik çocukların taşıdığı, " Ne de çok özlemişiz gökyüzüne kansız bakmayı" sözleri yazılı bir pankart takıldı. O mitingin talebi barıştı ve barış talebini kana bulamışlardı. O karanlık el, her kimin eliyse çocukların gökyüzüne kansız bakmasını istememişti. O katliamın öncesinde ve sonrasında yaptıkları pek çok katliamda olduğu gibi! FAŞİZMİN EN İYİ BİLDİĞİ ŞEY! Sonradan öğrendik ki katiller o kadar rahatlarmış ki bindikleri taksiden para üstünü almayı dahi ihmal etmemişler; miting alanına da elini kolunu sallayarak girmişler. Halbuki iki elin parmağını geçmeyen insanların toplanıp herhangi bir açıklama yaptıkları an kişi başına onlarca polisin düştü