Kayıtlar

Kasım, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Aleviyi Alevi olmaktan çıkarmak

İktidarlar, hafızadan hoşlanmaz. “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldur” sözünü kılavuz kabul ederler. Hatırlatana da, “dün dündür, bugün de bugün” derler. 2007 genel seçimlerinden sonra, Başbakan Erdoğan’ın, Pir Sultan’dan, Yunus Emre’den dörtlükler okuduğu; Hacı Bektaş’tan aforizmalar aktardığı Alevilik meselesi de, bir çeşit, “dün dündür, bugün de bugün” tekerlemesini hatırlatıyor. “Alevileri CHP’nin arka bahçesi olmaktan çıkartmak” için yola çıkıp, gelinen noktanın eskinin bir adım ötesine taşmaması da bunu gösteriyor. 2007 genel seçimlerinden sonra AKP’nin Alevilik meselesini ele alması, “tek dil, tek millet ve tek din” üzerine kurulu Cumhuriyet’in konseptinde değişikliğe mi gidiliyor sorusunu gündeme getirmişti. AKP yetkilileri, önce bir iftar vermiş; sonrasında, “bizim Alevilik tanımımız tutmadı” diyerek, Alevilerin kendilerini tanımlamalarının önemine dikkat çekmişti. Alevilerden kendilerini tanımlaması sözünün arkasından gelen çalıştayların coşkusu aradan çekilince görüldü ki, Hü

İmam vur derse!

Çoğumuz için uzun bir tatile işaret eden Bayramın ilk günü, özellikle çocuklar için büyük bir heyecanla başlayıp bitti. Politikacıların namazından kurban kesimine kadar bayrama dair ne varsa ilk gün yaşandı. Bu ilklerden biri de çiçeği burnunda Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in restorasyonu tamamlanan “Büyük ve sakin Süleymaniye”de kıldırdığı Bayram Namazı oldu. “Keşke daha az hayvan öldürsek” diye iyi niyetli bir mesaj ileten Tarkan’a gönderme yapan Görmez, “kimse bize hayvan sevgisi, hayvan hakları dersi vermeye kalkmasın” dedikten kısa bir süre sonra hayat tarafından tekzip edildi. Görmez’in, “bayram günlerinde(ki)… sevinç ve coşkunun evlerden, camilerden, sokaklara taşınması gerektiği”ne ilişkin sözlerinden herkes kendisine “pay” çıkardı. Bu “pay” sonucu başta İstanbul olmak üzere yurdun dört bir yanında, bir ritüelin yerine getirilme seremonisi, “sokaklara taştı” ve bir vahşete dönüşmüş oldu. Böylece bayram namazı vaazının hayvan haklarına vurgu yapanları eleştirmek üzerine

Haydi Hagi vakit tamam, al getir Florya'daki o eski ruhu

Bu Galatasaray, biraz da son yılların CHP’sine benziyor! Her ikisi için de, “bu sefer oldu galiba” cümlesi zihninizde geçerken, pratik, sizi tekzip edebiliyor. Her ikisinin serüveni de, her şeyin olduğu ama başarının bir türlü elde edilemediği bir hikâyeyi tekrar tekrar dinlemeye benziyor. Dejavu yani! CHP, “az zamanda büyük işler başarmış”; Galatasaray ise Fenerbahçe’yi 7-0 yenmiş bir tarihten geliyor. İlkokuldayken yüreğimizi göğsümüzden taşıran 10. Yıl Marşı’nın bütün bir hayat boyunca aynı etkiyi yaratacağını sananlar niye başarısız oluyorsa, bir kerelik tutmuş 20.45 efsanesi de, ister istemez hayatın gerçekliği karşısında tarumar olabiliyor. Nitekim, CHP, geçen yüzyılın son çeyreğinde kaynağını halktan alan bir dönüşümle neredeyse iki kişiden birinin gönlünü çelebilmişti. İktidar olamamıştı ama gönülleri fethettiğini biliyoruz. Aynı şeyler Galatasaray için de geçerli! UEFA’yı alan kadroyu hatırlasanıza… Fincancı katırlarını ürkütmek! Başarının sırrı, özüne dönmekte yani radikalleş

CHP'nin "kralı çıplak" mı?

Yargıtay’ın uyarısı üzerine PM’ni toplayıp, tüzüğe uygun görevlendirme yapılmasının çatışmaya dönüştüğü dünkü CHP’yi görünce Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olduğu Kurultay gözümün önüne geldi. 23-24 Mayıs Kurultayı’ndaki coşkulu hali gören bir partili, “seçime kadar kavga etmezlerse, en az yüzde 30 alırlar” demişti. “Ne öneriyorsun” sorusuna; “en iyisi seçime kadar evlerinde otursunlar” cevabını vermişti. Ama olmadı; evlerinde oturmadılar. Birinin dediğini diğerinin yalanladığı bir sürecin ardından bu noktaya gelindi. Son grup toplantısına “fırtına öncesinin sessizliği” hâkimdi. Partililer, geleceğe dair konuşurken kantarın topuzu kaçsa da, buluştukları nokta, Sav’ın örgütteki ağırlığının değişime izin vermeyeceği noktasındaydı. Bir partilinin, “herkes fani, Sav gerçek” mealinden esprisi, sohbete sıcaklık getirmişti ki, Türkiye’nin de yabancısı bir PM üyesi, “merak etmeyin, çok şey değişecek” dedi. “Siyasetçi refleksi” diye değerlendirmiştim; öyle ya, Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçil