Kayıtlar

Kasım, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

AKP'NİN RUH HALİ!

Resim
AKP’NİN RUH HALİ! Bir hışımla içeri girdiğini tahmin ediyorum. Önce sınıfa şöyle bir baktığını da!.. Sonra o meşum sözünü söylemiş: “Alevi olanlar ayağa kalksın.” İki çocuk kalkmış. İki küçücük ortaokul öğrencisi yani! Ayağa kalkanların, eğer 4+4+4 diye adlandırılan eğitimi çökertme projesi uygulanmamış olsaydı hala ilkokulda okuyacak iki çocuk olduğunu unutmayın. Muhtemelen bu çağrının sıradan, alelade bir çağrı olduğunu düşünerek; tıpkı “ aranızda Egeli var mı ?” sorusundaki kadar masumiyet içerdiğini düşünerek… İLLE DE SÜNNİLEŞTİRMEK! İlle de Sünnileştirecek ya! “Hadi bakalım, Kelime-i Şehadet getirin”   demiş. Dersin gereği olduğunu düşünenleriniz varsa vazgeçsin o düşüncesinden; zira öğretmenin yaptığı dersin gereği değil. Takdir edersiniz ki “ dersin gereği ” için öğrencinin inancını sormak gerekmez! Belli ki evinin duvarına astığı öğretmenlik diplomasından çok menkıbelerden edindiği reflekslerle hareket ederek, o küçücük çocukları “ imana getirmek ”mey

Elçi'ye Zeval Ettiler!

Resim
O bir Barış Elçisiydi. Geçen yıl bugün, vurdular O’nu! O’nu vurdukları gün, sıcağı sıcağına şunları yazmıştım: “Diyarbakır Barosu Başkanı, düzenlediği basın toplantısında, "Biz bu tarihi bölgede bir çok medeniyete beşiklik etmiş ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede insanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz" dediği sırada öldürüldü. Hatırlayacaksınız geçtiğimiz günlerde tutuklanmış; tutukluluğuna itiraz edilip serbest bırakılmıştı. Bugünkü duruma bakınca, insanın, ‘keşke tutuklu kalsaydı’ diyesi geliyor. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz değil mi? İnsanın ‘kırk katır mı, kırk satır mı’ ikileminden birini seçmesi gerekiyor.” KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK! O gün söylediklerine bugünün ışığında baktığımızda, katledilmesinin bilinçli planlandığı anlaşılıyor. Çünkü O’nun o gün yüksek sesle dile getirip bütün Türkiye’ye duyurduğu “bu alandan uzak olsun” dediği savaşlar, çatışmala

Bana Bir Harf Öğretenin....

Resim
Bir harf öğretmenim! Bütün öğretmenlere ve bana öğretmenlik yapanlara! Biliyorum; bugünün Öğretmenler Günü olarak kutlanması, Darbeci General Evren'in talimatıyla başlamıştı. Öğretmenlik gibi olağanüstü bir mesleğin darbeci bir general tarafından kendisini sevimli göstermek için kullanılması büyük bir şanssızlık! O darbeci ki bizim kuşağın tümüne hayatı zindan etmişti. O darbecinin arkasına sığındığı  Atatürk 'ten hareketle gündeme getirilen Öğretmenler Günü'nün benimsenmesi yahut sindirilmesi elbette o kadar da kolay olmayacaktı. Üstelik 5 Ekim gibi UNESCO tarafından kabul edilmiş bir gün varken! 5 EKİM'DEN 24 KASIM'A! 5 Ekim  Dünya  Öğretmenler Gününü evrensel kılan, doğrudan öğretmenlik mesleğinin okul ve toplum yaşamındaki önemini, statüsünü, belli başlı temel sorunlarını ele alan  bir belgenin kabul edilmiş olmasıydı. İçinden geçtiğimiz tarihi süreç, bize, 5 Ekim'in anlam ve önemini unutmadan 24 Kasım'ın anlam ve önemini de kav

Rıza yok, tecavüz var!

Resim
20 Kasım, 1989’dan bu yana Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutlanıyor. Dünya Çocuk Hakları Günü yaklaşırken, AKP’liler, hem de gece yarısı verdikleri bir önergeyle çocuk tecavüzcülerini affetmek istiyor. Çok ironik değil mi? Diyorlar ki “ rızasıyla evlenmiş çocukların ve kocalarının mağduriyetini gideriyoruz ”. Kimi kandırıyorsunuz? Çocuğun bir kuytuda kendisini sıkıştırıp ırzına geçen tecavüzcüyle anne-babanın da karşılaşmak istemediği toplumsal baskı nedeniyle evlendirilmesi, tecavüz gerçeğini ortadan kaldırmaz. Adı üzerinde, çocuk bu; yani oyun çağında! ÇOÇUĞUN RIZASIYLA EVLENMESİ NE DEMEK? Rızasıyla evlenmenin ne demek olduğunu nereden bilecek? Dolayısıyla söz konusu çocuklar olunca “ atış serbest ” zannedilmesin; bilim diye bir şey var. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 3. Maddesi, “ Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde

Atatürk'ü Anmak: Şimdi SiMurg Olmanın Tam Zamanıdır!

Resim
Söylence bu ya, SiMurg, kuşların bilgesi kabul edilirmiş. Bilgi ağacının dallarında arasında yaşarmış. Varlığı kuşlar için bulunmaz bir nimetmiş; ne zaman işleri ters gitse SiMurg’un çözüm bulacağına inanırlarmış. Ona ihtiyaç duydukları bir gün bakmışlar ki SiMurg yok! O olmadan da ters giden işlere çare bulmak imkansız olduğundan vakit kaybetmeden SiMurg’u aramaya koyulmuşlar. Günler günleri, aylar ayları kovalamış; tam umutlarını kaybedecekleri an bir kuş sürüsü, O’nun kanadından bir tüy bulmuş. KAF DAĞI’NIN ARDI! Anlamışlar ki SiMurg, Kaf Dağı’nın ardında! Düşüne tartışa SiMurg’a ulaşmak için yola koyulmaya karar vermişler. Etekleri bulutların tepesinde olan Kaf Dağı’na varmak, meşakkatli işmiş; çünkü oraya varmak için de dipsiz vadileri aşmak gerekirmiş. Vadilerden birinin adı Nefs, diğerinin Aşk, ötekinin Cehalet, berikinin İnançsızlık, az ötedekinin Yalnızlık, sonrakinin Dedikodu ve en sonuncusunun ise Benlik imiş. Nefs Vadisi’ne girdiklerinde kuşların göz

82 Anayasası'nın Işığında Başkanlık Rejimine Bakmak!

Resim
Yarattığı etki itibariyle her bir operasyonun diğerini gölgede bıraktığı bugünler, aynı zamanda 12 Eylül 1980’de Askeri Darbe yaparak, “ Anayasayı tağyir, tebdil ve ilga ” eden darbecilerin kendi hukuklarını Türkiye’nin Anayasası olarak halkı oy vermeye mecbur bıraktıkları 1982 Anayasası’nın kabul edildiği günün yıldönümüne rastlaşıyor. Cumhuriyet Tarihi açısından önemli bir dönemeç olan 7 Kasım 1982’de yapılan bir çeşit “ plebisit” ile darbecilerin hazırlattıkları Anayasa ve Kenan Evren’in Cumhurbaşkanlığı, yüzde 91.4 oranında evet oyuyla kabul edilmiş ve böylece Türkiye, “ deli gömleği” ni o an itibariyle giymişti. Türkiye’nin “deli gömleği ”ni giydiği 7 Kasım tarihi, benim için umudun ve başlangıcın günüdür. 7 KASIM’IN DELİ GÖMLEĞİ HALA ÜZERİMİZDE DURUYOR! Daha önce de anlatmışlığım vardır; o gün, sabahın erken saatlerinde babam ziyaretime gelmiş ve Anayasa için vermeleri gereken oyun rengini sormuştu. O koşullarda Babamdan şeffaf bir zarfın içine mavi renkli hayır oyunu