Kayıtlar

Ağustos, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Büyük Can Dedi ki!

“Vakitsiz yatırmayın beni /Daha çok erken ” demişti şiirinin birinde ama nihayetinde sonsuzluğa göçüp gitti. On iki yıldır ışıklar içinde yatıyor olmasından rahatsız olanlar, Can Yücel’in mezar taşlarını kırdılar; öyle bir öfke ve o kadar büyük bir hınçla. Ondan önce de, “vasiyetidir ” diyerek, mezarına şarap dökmüşlerdi; güya vasiyetiymiş!.. Demek ki, ürkmüş, “ fincancı katırları ”. Demek ki, rahatsız etmiş, “Hep yarışıyoruz/ Sen mi ben mi /Önce kim /Ölümü öldürecek diye” rek hep aramızda olması. Demek ki, “sapına kadar şair bir herif ”in yazdığı her satırın, “ bu ülkenin çocukları ”ndan, “ o çocuklar, o yapraklar, o şarabi eşkiyalar ”dan söz ediyor olması çileden çıkarmış onları. Evet, O şarabı severdi; belki de şarap en çok O’na yakışırdı. Ama “Ekmekten, şaraptan öte nimetler vardır; /Yürünmez öyle hep, bazen susulur” dizeleri de O’na ait. Yani, öyle dünyanın sözüne “Can” vermiş bir büyük şairi, şaraba indirgemeye çalışmak, bir büyük köylü kurnazlığı, ama nedense mumun da ömrünü

Veli Göçer ama deprem riski devam ediyor(*)

17 Ağustos 1999 Depremi’nin üzerinden tam oniki yıl geçti. Rastlantı bu ya, depremin “günah keçisi ” ilan edilen müteahhit Veli Göçer, aldığı 18 yıl 9 aylık cezanın üçte birini çektikten sonra, tam da bugünlerde tahliye oldu. Gece 03.02’de, Gölcük merkezli ve 7.4 şiddetinde gerçekleşen o depremde, resmi verilere göre yaklaşık onsekiz bin insan öldü, yüzbine yakın insan yaralandı ya da sakat kaldı. Yüzotuzbin bina yıkıldı; altıyüzbin insan evsiz kaldı. Elbette gerçekleştiği bölge itibariyle Türkiye ekonomisini derinden sarsan sonuçlar üretti. Depremin ilk şaşkınlığı atıldıktan sonra başta kamu kurumları olmak üzere herkes görevini unutup, çürük binalar inşa eden müteahhitleri suçladı. O furyada gözaltına alınıp cezalandırılan müteahhitler, depremin müsebbiplerinin simgesi olan Göçer dışında Rahşan Affı ile salıverildi. Ateş düştüğü yeri yakmakla kalmıştı. Gerçekleşen afetten sonra müdahale etmek, geride kalanlara el uzatmak, neden olanlardan hesap sormak bir kamusal görevdir; ancak,