Kayıtlar

Eylül, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Diyanet Aleviliği tehdit olarak görürse!...

Hükümetin “açılım”larına yönelik tartışmalar sürüyor. Başlangıçta büyük bir heyecan yaratan “açılım”ların süreç içinde tavsadığı; heyecana kapılan çevrelerin de tereddüte düştüğü anlaşılıyor. Doğrusu, Hükümetin yüzlerce yıldır kangrenleşmeye terkedilmiş sorunları gündemine almış olması önemli. Ancak, Alevilik ve Kürt sorunu, her taşkın ve selden sonra taşan Ayamama Deresi’nin ötesinde anlamlar içeriyor. Bu nedenle çözüme ilişkin adımların da nutuk düzeyini aşacak nitelikte olması gerekiyor. Ayamama Deresi’nden taşan suların yol açtığı felaketin sorumluları apaçık olmasına rağmen, maişet derdine düşmüş İstanbullular tarafından unutabilir; ancak, çocukları askerlik çağına girmiş bütün bir toplumun, özellikle son 25 yıldır, Kürt sorununu unutması; Alevilerinse çocuklarına zorla Sünni İslam eğitimi verilmesini görmezlikten gelmesi pek mümkün gözükmüyor. Öyle ki, Türkiye, artık çocukları askerde olan anne babalara ana haberlerin dinletilmediği bir ülke durumunda. Dolayısıyla “açılım”ları v

Yaşam tarzını referandum konusu yapmak

Ankara, bir süredir, referandum kavramı üzerinden “içki yasağı” tartışması yapıyor. Çankaya Belediye Meclisi’nin Tunalı Hilmi ve Bahçeli 7. Cadde’nin yaya bölgesi haline getirilmesine ilişkin kararı, Melih Gökçek’in, “halka soralım” önerisiyle, Başkan Tanık’ın da, “yaya bölgelerinin artırılması konusundaki görüşleri” nedeniyle Gökçek’e teşekkür etmesiyle yeni bir aşamaya taşınmış bulunuyor. Çok geçmeden Tanık’ın iyi niyetinin, “her şey değişir, Gökçek de değişir” diyalektik kuralına dayandığı; Gökçek’in 15 yıllık pratiğininse diyalektiği inkar eden bir seyir izlediği açığa çıkmış bulunuyor. 15 yıllık pratiğini bilenler, Gökçek’in halkın görüşlerini asla önemsemeyeceğini bilmesi gerekiyor. İşte o Gökçek, “yaya bölgesi yapılsın mı” sorusunun yanına, “içkili yerlere izin verilsin mi?” sorusunu da ekleyerek, CHP’yi, en çok oy aldığı semtte vurmayı amaçlıyor. Referandum, halkın iradesini belirlemek amacıyla ve kaptı kaçtı yöntemlerle yapılmadığında bir çeşit doğrudan demokrasinin aracıdır.

Aleviler niçin CHP'ye meylediyor?

Geçen hafta Alevilerdeki partileşme fikrine ilişkin düşüncelerimi yazıya dökerken, Aksiyon’a mülakat veren Murteza Demir’in iddialarını değerlendirmeyi bir sonraki yazıda yapabileceğimi yazmıştım. Demir’in Aksiyon’da yaptığı mülakat, “CHP’nin kitle partisi olmasını Aleviler önlüyor” başlığını taşıyor. Acaba söylenenlerden hareketle Dergi mi bu başlığı atmış diye merak ediyor olabilirsiniz. Ben de öyle düşünüp mülakatı okudum; Demir, “CHP’nin her kesimden oy alan bir kitle partisi olmasına Aleviler engel olmaktadır” ifadesini kullanıyor. Başlıkla içerik olarak çelişmiyor. Dolayısıyla Demir’in CHP ve Aleviler ilişkisine dair iddiaları üzerinde durmak gerekiyor. EĞRİ CETVELDEN DOĞRU CİZGİ ÇIKMAZ! “Alevilerin yeni bir siyasi arayışa girmesini nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna Demir, “Alevilerin... Kendilerini ifade etmekten başlayın, ötekileştirme çabalarına kadar. Fakat oy verdikleri partinin (CHP) bu sorunların çözümüne dair projesi yok” cevabını veriyor. Bununla yetinmiyor; “Hükûmeti