Kayıtlar

Kasım, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Aleviler, AKP ve CHP

Öymen’in hatırlatmasıyla gündeme oturan Dersim katliamı üzerinden Alevilerin CHP’ye olan yakınlığına ilişkin tartışmalar sürüyor. Hükümet ve destekçisi medya, olup bitenlere rağmen Alevilerin CHP’yi desteklemelerini bir çeşit “gardiyanına aşık olmak” biçiminde değerlendiriyor. CHP’nin kendi özel tarihi üzerinden Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihine sıkı sıkıya sarılması ve bu sıkılıktan hareketle Dersim’de olup biten vahşeti konuşmaktan kaçınması Alevileri incitse de CHP ile kurulan tarihsel ittifakın sürdüğü görülüyor. Bu durum anlaşılması zor görünse de denklemin farklı verilerle kurulmasına muhtaç görünüyor. Bir yandan Alevilere dair hiç söz etmeyen CHP, diğer yandan çalıştaylar düzenleyerek Alevilerin sorunlarına çözüm aradığını savunan AKP bulunuyor. Üstelik, Hükümet eksenli “Alevi Çalıştayları”, Alevileri anlamaya yönelik görüşleri toplum nezdinde tartışmaya açmak açısından olumlu bir rol oynuyor. Açılımların peş peşe yapıldığı bir ortamda, tümüyle Alevilerin yaşadığı Dersim’de yapı

Dersim'in hatırlattıkları!

TBMM’de yapılan tarihi oturumda, Kürt sorununa ilişkin tartışmalar yaşanırken, CHP adına konuşan Onur Öymen’in, “tarihimiz boyunca çok şehit verdik. Çanakkale Savaşı’nda 200 bin şehidimiz var. Kurtuluş Savaşı’nda kimse... biz şu Yunanlarla anlaşalım.’ dedi mi? Şeyh Sait isyanında... Dersim isyanında... Kıbrıs’ta analar ağlamadı mı? Bir tek kişi çıkıp da ‘Analar ağlamasın diye bu mücadeleyi durduralım’dedi mi?” sözleri günlerdir tartışılıyor. Dersim katliamı sonrasında mensup olduğum Şadilli aşiretinden bir kısmı Bandırma’ya sürgün edilmiş biri olarak tartışmaları yakından izliyorum. Tepeden tırnağa bir katliam olan Dersim’e ilişkin resmi söylemi tersyüz eden bilgilerin kamuoyu önünde dile getirilmesine bakılırsa, Öymen, “bir musibet bin nasihattan iyidir” atasözünü bir kez daha kanıtlamış bulunuyor. Dersim’de isyan yok, katliam var Öncelikle bir yanlışı düzeltmemiz gerekiyor. Öymen konuşurken, birbiriyle ilintisi kurulamayacak birden fazla tarihsel olayı aynı kategoride ele alıyor. Çan

Başbakan Erbakan'ı kastediyor!

Başbakan Erdoğan, bir haftadır, demokrasi kahramanı gibi lanse ediliyor. TRT 1’de katıldığı “politik açılım” programında kendisine sorulan darbe ihtimali sorusuna, “ben böyle bir şeyi kabul etmem, açıkça da karşı koyarım, şapkamı alıp gitmem” cevabını verince kahramanlık yorumlarının ardı arkası kesilmedi. Bununla da kalmadı; Genel Kurmay Başkanı’nı görevden alabilmek için Cumhurbaşkanlığının imzasına gerek olduğunu, Başbakan’ın alması halinde yargıya gidilebileceğini, gidilecek yargının da askeri yargı olduğunu söyleyerek, konuyla ilgi kafa yorduğu mesajını verdi. Böylece hem bu beklenti içinde olanlara bir çeşit “sabredin” demiş oldu hem de Genel Kurmay Başkanına, “senden istediğim ve bizim ordu içindeki taraftarımız askerlerce istenmeyen Dursun Çiçek gibileri hemen teslim et, yoksa baskı altındayım...” mesajını gönderdi. Ne şapkaymış ama! Erdoğan, asıl mesajıysa şapka üzerinden verdi. Erdoğan’ın, “şapkamı alıp gitmem, direnirim” sözünü herkes Demirel’e bir gönderme olarak algıladı.