Başbakan Erbakan'ı kastediyor!

Başbakan Erdoğan, bir haftadır, demokrasi kahramanı gibi lanse ediliyor. TRT 1’de katıldığı “politik açılım” programında kendisine sorulan darbe ihtimali sorusuna, “ben böyle bir şeyi kabul etmem, açıkça da karşı koyarım, şapkamı alıp gitmem” cevabını verince kahramanlık yorumlarının ardı arkası kesilmedi.
Bununla da kalmadı; Genel Kurmay Başkanı’nı görevden alabilmek için Cumhurbaşkanlığının imzasına gerek olduğunu, Başbakan’ın alması halinde yargıya gidilebileceğini, gidilecek yargının da askeri yargı olduğunu söyleyerek, konuyla ilgi kafa yorduğu mesajını verdi. Böylece hem bu beklenti içinde olanlara bir çeşit “sabredin” demiş oldu hem de Genel Kurmay Başkanına, “senden istediğim ve bizim ordu içindeki taraftarımız askerlerce istenmeyen Dursun Çiçek gibileri hemen teslim et, yoksa baskı altındayım...” mesajını gönderdi.
Ne şapkaymış ama!
Erdoğan, asıl mesajıysa şapka üzerinden verdi. Erdoğan’ın, “şapkamı alıp gitmem, direnirim” sözünü herkes Demirel’e bir gönderme olarak algıladı. Demirel de bunun kendisine yönelik bir söz olduğu yorumundan hareketle, “dünkü güneşle bugünkü çamaşır kurutulmaz” sözüyle Erdoğan’ı ucuz kahramanlıkla itham etti. Kendi döneminin koşullarının farklı olduğunu anlatan bir açıklama yaptı ama bu açıklama, örneğin Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının hiç yoktan idam edilmesine yönelik Demirel ve partisinin girişimlerine haklılık kazandıracak hiçbir gerekçeye dayanmıyor.
Geçelim ve bence Erdoğan’ın asıl kastettiğine gelelim. Erdoğan, “direnirim” derken, akla Demirel’in geleceğini, çok satan medyanın da Demirel üzerinde duracağını bilerek konuşuyordu ama AKP kulislerinde O’nun asıl kastettiği ismin Erbakan olduğu yüksek sesle konuşuluyor. Zira kim ne derse desin, içinden geldiği kültürel arka plan nedeniyle AKP’yi sarsan eleştirilerin yöneltildiği siyasal hareket olarak Saadet Partisi görülüyor. SP tarafından ortam bu kadar uygunken, Erdoğan’ın darbe ihtimalini gündemde tutan askerlerin üstüne gitmemesi eleştiriliyor ve saf değiştirdiği söyleniyor.
SP, mesajı almış görünüyor!
AKP ise taktik olarak, SP ile kamuoyu önünde çatışmayı doğru bulmuyor. Deyim yerindeyse yok sayıyor. Ancak, içinden geldikleri İslamcı arkaplana da uygun olarak, mesaj iletmeyi yararlı gördüğü anlaşılıyor. “Çekip gitmem” mesajının SP nezdinde yerine oturduğu görülüyor. Bu sözün edildiği tarihten bu yazının yazıldığı tarihe kadar SP’nin yarı resmi yayın organı niteliğindeki Milli Gazete’de bu konuya hiç değinilmemiş olması da bunu gösteriyor.
28 Şubat’ı Başbakan olarak karşılayan Erbakan, TSK’nın ısrarı üzerine yürütmekte olduğu Başbakanlık görevinden istifa etmiş ve geri çekilmişti. Tarihe postmodern darbe olarak geçen 28 Şubat’ın ardından RP kapatılmış; ardından kurulan FP’nin de kapatılmasıyla İslamcı legal hareket, Erbakan ve destekçilerinin Saadet ve yenilikçi(!) olarak adlandırılan Erdoğan ve arkadaşlarının da AKP olarak farklı kulvarlarda siyasete devam etmesine yol açmıştı. AKP, kuruluşunun hemen ardından Hükümete gelmiş ve kayıp trilyon davasında yargılanan Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasını, aynı davadan hapse girmesi gereken Erbakan’ın da Gül üzerinden af edilmesini sağlamıştı.
Hükümetin başta İsrail ile olan açığa çıkmamış ilişkileri, en çok SP tarafından, AKP tabanının vicdanını zorlayacak şekilde propaganda konusu edildiği için Erdoğan’ın asıl hedefinde Erbakan bulunmaktadır. Erdoğan açısından maksat hasıl olmuştur ve mesaj yerine ulaşmıştır.
isikyukselk@gmail.com

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neşet Baba!

Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık!

HALKIN POLİSİ CEVAT YURDAKUL