Rıza yok, tecavüz var!
20 Kasım, 1989’dan bu yana Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutlanıyor.
Dünya Çocuk Hakları Günü yaklaşırken, AKP’liler, hem de gece
yarısı verdikleri bir önergeyle çocuk tecavüzcülerini affetmek istiyor.
Çok ironik değil mi?
Diyorlar ki “rızasıyla
evlenmiş çocukların ve kocalarının
mağduriyetini gideriyoruz”.
Kimi kandırıyorsunuz?
Çocuğun bir kuytuda kendisini sıkıştırıp ırzına geçen
tecavüzcüyle anne-babanın da karşılaşmak istemediği toplumsal baskı nedeniyle evlendirilmesi,
tecavüz gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Adı üzerinde, çocuk bu; yani oyun çağında!
ÇOÇUĞUN RIZASIYLA
EVLENMESİ NE DEMEK?
Rızasıyla evlenmenin ne demek olduğunu nereden bilecek?
Dolayısıyla söz konusu çocuklar olunca “atış serbest” zannedilmesin; bilim diye bir şey var.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 3. Maddesi,
“Kamusal ya da özel sosyal yardım
kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından
yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel
düşüncedir.”
Çocuğun yararı neyi gerektirir?
Bir çeşit “subliminal”
mesaj içerdiğinden, anne-babasına dahi alsa çocuğa içki ya da sigara satılamaz.
Ehil olmadığı için çocuğa sürücü belgesi de verilmez; oy
kullanma hakkı da!
18 yaşından küçük çocukların, anne babanın izni olmadan
evden ayrılma hakları da yoktur.
Anne babanın ayrılığı halinde bile çocuğun kiminle
kalacağına mahkemeler karar verir.
Ha bu arada Anadolu’da halk arasında kendi rızasıyla
evlenmiş karı kocadan her birine “ehil”
denir.
Ehil ise “bir işi
bilerek ve isteyerek yapabilme yeteneği”ne sahip olmak anlamına gelir.
Çocuklar ise “ehil”
değil, henüz gelişim çağındadır ve bu çağda çocuklar için öngörülen süreç, engelsiz
eğitim ve öğretimini tamamlamaktır.
18 yaşına kadar hiçbir çocuğun kendisine dair tasarruf hakkı
yoktur; buna evlilik de dahil!
KÖRÜN
İSTEDİĞİ BİR GÖZ…!
Dolayısıyla bir çocuğun “kendi rızasıyla evlenmesi” ifadesi, tamamen gerçek dışıdır. 18
yaşından küçük bir çocuğun evlenebilmesi için hakim tarafından olağanüstü halin
varlığının saptanması ve 16 yaşını tamamlamış olması gerekmektedir.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 19 Maddesi
ise şöyledir:
“Bu Sözleşme’ye Taraf
Devletler, çocuğun ana–babasının ya da onlardan yalnızca birinin, yasal vasi
veya vasilerinin ya da bakımını üstlenen herhangi bir kişinin yanında iken
bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suistimale, ihmal ya da ihmalkâr
muameleye, ırza geçme dahil her türlü istismar ve kötü muameleye karşı
korunması için; yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri alırlar.”
Yani henüz eğitilme sürecinde ve oyun çağında olan bir çocuğu
evlenmeye zorlamak suçtur.
Suç olduğunu bilmemek, suçun varlığını ortadan kaldırmaz!
Öte yandan, “gönül
rızası” diye adlandırılan durumun gerçeğin üstünü örtmek için kullanılan
koca bir yalan olduğunu biliyoruz.
Açın bakın “çocuk
gelin” haberlerine; “aşık”
olduğu gerekçesiyle küçük yaşta evlendirilen kız çocuklarının nasıl bir dram
yaşadığını göreceksiniz.
Tecavüzcünün hapisten çıkma şartı olarak gösterdiğiniz
tecavüz ettiği çocukla evlenmeyi kabul etmesi, bir lütuf değil; tecavüzcünün
ödüllendirilmesidir.
Bu durum tam da, “körün
istediği bir göz, Allah vermiş iki göz” sözünün tezahürü gibidir.
Tecavüz ettiği çocukla evlenmeyi kabul etmek şartıyla
tecavüzcünün salıverilmesi, yeni tecavüzleri teşvik etmekten başka bir işe
yaramaz.
O halde Türkiye’nin meselesi, hapse düşmüş 4 bin tecavüzcüyü
kurtarmak değil; hangi gerekçeyle olursa olsun yasanın öngördüğü anne ve
babanın da rızasını alarak 17 yaşından önce çocukların evlenmesine hiçbir biçimde
rıza gösterilmemesi gerektiğidir.
Çocuklarımızı korumanın yolu, tacizciye, tecavüzcüye asla
taviz vermemekten geçer.
Yorumlar
Yorum Gönder