Kayıtlar

Ağustos, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

CHP Kürt sorununa ortak olabilir mi?

Bir kez daha “dil ağrıyan dişe değdi” ve onca demokrasi ve özgürlük vurgusuna karşın referandum propagandasının kilitlendiği nokta Kürt sorunu oldu. Çatışmaların ve ölümlerin arttığı bir ortamda PKK’nın 13 Ağustos-20 Eylül arası için almış olduğu ateşkes kararı, referandumun gündemini de belirledi. Şimdi, dikkatler, PKK ile ne konuşulduğuna ve ateşkes kararının alınması için ne vaat edildiğine yöneltilmiş durumda. Öte yandan, CHP, yıllardır terk ettiği Kürt illerinin her birini yeniden keşfediyor; keşfettikçe kralın çıplak olduğu gerçeğiyle karşılaşıyor. Bu karşılaşmanın Hükümet’i rahatsız ettiğiyse açıkça görülüyor. Kürt sorununda kitleleri ikna eden taraflardan birini AKP, diğerini de yasal zeminde BDP ile ifadesini bulan çevreler oluşturduğu biliniyor. İçinden geldiği İslamcı damar üzerinden Kürt kitlelerle iletişim kurabilme başarısını gösteren AKP’nin rakipsizliğiyle “kurşun adres sormaz” yöntemi üzerinden sürecin aktörü haline dönüşe PKK’nın durduğu noktanın ürettiği çözümün ne o

Ermeni ise kime ne?

Referandum tarihi yaklaştıkça gerginlik de artıyor. Başbakanın TÜSİAD, TOBB gibi çatı örgütlerine “tavrınızı açıklayın” baskısı yapması; YARSAV’ı hedef tahtasına koyması bu gerginliğin geldiği boyutu işaret ediyor. Kısa boy-uzun boy, yetmedi soy –sop ve hepsinin üzerine tuz –biber olan Gökçek’in , “Kılıçdaroğlu’nun annesi Ermeni” sözleri de AKP’nin yürüttüğü kampanyanın agresifliğini gösteriyor. Tuhaf bir ruh hali içinde sürdürüyoruz ömrümüzü! Türk’ün, Kürd’ün, Çerkez’in, Ermeni’nin, Rum’un, Hristiyan’ın, Musevi’nin ve de Müslüman’ın kardeş kardeş yaşadığı bu toprakların nasıl birden bire yeknesaklaşarak, yalnızca Müslümanların yaşadığı bir hale geldiğini merak edip kaygılanmak gerekirken, “yüzde 99’u Müslüman” bir ülke haline gelmekle övünmekten daha tuhaf bir hal olabilir mi? Siyaseten alt edemediğimiz birini, paranoya milliyetçilikle körleştirdiğimiz halkın gözünden düşürmek için soyuna sopuna dikkat çekmenin marifet olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Daha önce Cumhurbaşkanı Gül için söy

YAŞ'daki çıkışın nedeni referandum mu?

YAŞ toplantısı nedeniyle gündemden düşmüş gibi duran referandum kampanyası bütün hızıyla sürüyor. Kampanyanın “evet” tarafını Başbakan Erdoğan, “hayır” tarafını ise CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu oluşturuyor. Kılıçdaroğlu, “niçin hayır”ı doğrudan anlatmak için sıcak iletişim yöntemlerini kullanıyor; neredeyse kapı kapı dolaşıyor. Başbakan Erdoğan ise “evet” kampanyasını ordu karşıtlığı ve dolayısıyla daha çok solcularda bulunduğu genel kabul gören “toplumsal vicdan”ı harekete geçirmeyi hedefliyor. Demokratik hak ve özgürlükleri savunarak şekillenmiş ve CHP’yi uygun liman olarak seçmiş önemli bir toplumsal tabanın 12 Eylül Anayasasında yapılacak değişikliklere karşı çıkması zor görünüyor. Kılıçdaroğlu da, bunun farkında ki, kampanyayı bir siyasal karşıtlık üzerinde yürütüyor. Kılıçdaroğlu’nun söylemine bakılırsa referandumda verilecek hayır oyu, AKP’ye hayır anlamını taşıyor. Propaganda süreci boyunca, yolsuzluk, yoksulluk ve Erdoğan-Büyükanıt Dolmabahçe gizli görüşmesi üzerine kuran Kı