YAŞ'daki çıkışın nedeni referandum mu?

YAŞ toplantısı nedeniyle gündemden düşmüş gibi duran referandum kampanyası bütün hızıyla sürüyor. Kampanyanın “evet” tarafını Başbakan Erdoğan, “hayır” tarafını ise CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu oluşturuyor. Kılıçdaroğlu, “niçin hayır”ı doğrudan anlatmak için sıcak iletişim yöntemlerini kullanıyor; neredeyse kapı kapı dolaşıyor. Başbakan Erdoğan ise “evet” kampanyasını ordu karşıtlığı ve dolayısıyla daha çok solcularda bulunduğu genel kabul gören “toplumsal vicdan”ı harekete geçirmeyi hedefliyor.
Demokratik hak ve özgürlükleri savunarak şekillenmiş ve CHP’yi uygun liman olarak seçmiş önemli bir toplumsal tabanın 12 Eylül Anayasasında yapılacak değişikliklere karşı çıkması zor görünüyor. Kılıçdaroğlu da, bunun farkında ki, kampanyayı bir siyasal karşıtlık üzerinde yürütüyor. Kılıçdaroğlu’nun söylemine bakılırsa referandumda verilecek hayır oyu, AKP’ye hayır anlamını taşıyor.
Propaganda süreci boyunca, yolsuzluk, yoksulluk ve Erdoğan-Büyükanıt Dolmabahçe gizli görüşmesi üzerine kuran Kılıçdaroğlu’nun takındığı tutumun AKP’de bir rahatsızlık yarattığı pratikte görülüyor. Arınç’ın boy polemiği; Başbakan’ın PKK eylemlerini kastederek, “eğer bitecekse istifaya hazırım” deme noktasına gelmesi de bu rahatsızlığı işaret ediyor. Hele hele CHP’nin “dokunulmaz” bulduğu 27 Mayıs’ı darbe; 27 Nisan’ı, “dönemin Genel Kurmay Başkanı’nın AKP ile ortaklığı” olarak adlandırması, Kılıçdaroğlu’nun yönünü halka döndüğüne işaret ediyor.
Ev, ev; sokak, sokak gezen Kılıçdaroğlu’na karşılık Başbakan Erdoğan, ilk çıkışını, 12 Eylül tarafından idam sehpasına çıktartılan arkadaşım Necdet Adalı’nın adını kullanarak yapmıştı. “Beni buralarda arama anne” dizesiyle şimdi 50’li yaşlarını süren 12 Eylül mağduru solcuların gönlüne seslenen Erdoğan’ın “evet”in simgesel anlamını öne çıkartmaya çalışıyor. Hele hele geçici 15. Maddenin kaldırılması üzerine yaptığı konuşma, sanki hemen ertesi gün 12 Eylül defterinin açılacağına ilişkin bir izlenim yaratmayı hedefliyor.
Oysa referandumun yapılacağı 12 Eylül günü, darbenin de 30. Yıldönümü! Yani, esasen, süre aşımı, aşılmış bulunuyor. Evren ve arkadaşlarının yarattığı tahribatın giderilmesini sağlayacak; 12 Eylül’e getiren karanlık sürecin açığa çıkartılmasını; 12 Eylül sonrasındaki faili meçhullerin oluşum sürecini açığa çıkartabilecek yasal zemin bulunmuyor. Hükümet, referandum sonrasında süre aşımına ilişkin yasal düzenlemeyi yapabileceğini yaygınlaştırmayı, “evet” konsepti açısından önemli buluyor. Hâlbuki referanduma giden maddeler görüşülürken, gerekli yasal düzenlemelerin yapılması daha mümkündü.
Başbakan’ın ilk çıkışının ortalama yurttaş açısından değilse de hangi yöntemle olursa olsun 12 Eylülcülerle hesaplaşmayı savunan solcular üzerinde etki yarattığı etki bir yana, bir dönem CHP’nin önemli isimlerinden biri olan Eşref Erdem’i de etkilediği anlaşılıyor. Başbakan’ın çıkışının siyaseten bir çıkış olduğunu herkesten iyi bilen Erdem’in Hükümet yanlısı bir gazetede manşet olmasının tuhaflığı bir yana, uzun süredir sessiz sedasız bir köşede otururken, gündeme gelmesinin Hükümet- Ana muhalefet restleşmesinin yaşandığı bir alanda olması da manidar görünüyor. Benzer bir durumun MHP’de de yaşanıyor. “Bahçeli’nin prensi” olarak lanse edilen Vedat Bilgin’in “evet”çiliğe tercih etmesi de AKP’nin nokta atışlarla çalıştığını gösteriyor.
Erdoğan yorgunu kitlelerin Kılıçdaroğlu’nun çıkışından fazlasıyla etkilendiğini ve “evet” çıkma ihtimalinin zayıfladığını gören Başbakan Erdoğan’ın, darbecilere ilişkin ilk çıkışıyla uyumlu olduğu varsayılan ikinci çıkışını da YAŞ sürecinde yaptığı görülüyor. Erdoğan, başından beri “istenmeyen komutan” ilan edilen Hasan Iğsız’ın kuvvet komutanlığına atanmasına gösterdiği direnci, demokrasi savunuculuğuyla eş göstermeye çabalıyor. Oysa “yandaş medya”yı yakından takip edenlerin kolaylıkla anımsayacağı gibi, PKK’ya karşı mücadelede yaşanan ihmal süreçleri karşısında ordunun bir numaralı ismi olması hasebiyle İlker Başbuğ’un istifasını isteyenlere karşı, “böyle bir istifa Iğsız’ın önünü açar” diye yeni dönem “demokratları(!)”nın karşı çıktığı biliniyor.
YAŞ sürecinde de bir taşla iki kuş vurmayı amaçlayan Erdoğan’a karşılık, Kılıçdaroğlu’nun, bildik CHP yaklaşımından uzak durması, referandum sürecinin daha da renkleneceğini gösteriyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neşet Baba!

Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık!

HALKIN POLİSİ CEVAT YURDAKUL