Van ağlıyor, biz seyrediyoruz!
Deprem acımasız bir afettir; nereden, ne zaman geleceği belli olmaz. Bazen, dalgalı siyah saçlı bir kızı, bazen kundaktaki mavi gözlü bebeği, bir gözünün rengi diğerinden farklı olan bir kediyi bazen; bazen de namaza durmuş bir ihtiyarı alır götürür zamansız. Zamanların en karanlık zamanıdır deprem; bazen şafak sayan askeri, bazen dağdaki köyüne un götürürken yol üstü karakolunda tutulan çeteleye imza atmak için hazır olda bekleyen köylüyü yakalar en zamansız yerinden! Geleceği bilinen ama geldiğinde en hasarsız atlatılması için hiçbir önlem alınamayan bir afettir, bahsettiğimiz. Beklenen ama beklememek için yapılan çağrılara sessiz kalanların hüküm sürdüğü bir ülkenin kara yazgısı rolündedir. “ Nuh’a beşikler vermiş, Havva Ana’yı dünkü çocuk saymış ” Anadolu coğrafyasının ayrılmaz parçası, kaderi olan deprem, bu kez 7.2 gibi çok büyük bir şiddetle ve tam da kışın-ayazın ortasında gelip buldu Vanlıları, Ercişlileri. Büyük Marmara Depremi’ni anımsatarak, afeti beklememek lazı...