TÜRKİYE’NİN NOBELİ İMAMOĞLU’NA

-

Karadeniz Ereğli Sevgi Barış Dostluk Festivali Yürütme Kurulu, “Türkiye’nin Nobeli” ödülünü, “kullandığı sevgi dili, birleştirici ve kucaklayıcı siyaset anlayışı” nedeniyle İmamoğlu’na vereceğini açıkladı. Bu yıl 21. yapılacak olan Karadeniz Ereğli Belediyesi, Sevgi, Barış, Dostluk, Kültür ve Sanat Festivali için yapılan davette İmamoğlu için "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı" ifadesi kullanıldı. Karadeniz Ereğlisi Belediye Başkanı Halil Posbıyık, Bu ödüle daha önce Süleyman Demirel, Rauf Denktaş, Türkan Saylan, Turgut Özakman gibi isimlerin değer görüldüğünü söyledi.
imamoğlu ile ilgili görsel sonucu
Karadeniz Ereğli Belediyesi, Sevgi, Barış, Dostluk, Kültür ve Sanat Festivali'nin 21'incisini 5-6-7 Temmuz'da düzenliyor. Uluslararası düzeyde kültür, sanat, edebiyat, spor, dans, söyleşi gibi etkinliklerin yer aldığı festival kapsamında her yıl “Sevgi Barış Dostluk ödülü” de veriliyor. Bu yıl, ödüle, kullandığı sevgi dili ve kucaklayıcı yaklaşımı nedeniyle Ekrem İmamoğlu değer görüldü. Çağrı metninde, İmamoğlu için "İstanbul Büyükşehir'in seçilmiş Belediye Başkanı" vurgusu yapıldı.
NEDEN İMAMOĞLU?
halil posbıyık ile ilgili görsel sonucu
5'inci dönemdir seçilen CHP'li Belediye Başkanı Halil Posbıyık "Neden İmamoğlu" sorusunu şöyle açıkladı:
"Bu ödülü ‘Türkiye'nin Nobeli’ olarak kabul ediyoruz. Daha önce aralarında 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, KKTC ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türkan Saylan, Turgut Özakman gibi çok değerli isimler bu ödüle değer görülmüştü. İmamoğlu yeni bir politika anlayışını kararlılıkla ortaya koyuyor. Dil, din, ırk, cins, mezhep farkı gözetmeksizin, siyasi parti ayrımı yapmaksızın Türkiye'de insanların bir arada olabilmesi, kollarını açıp birbirine sarılması için sevgi dili kullanıyor. Bu dilin bütün Türkiye'de egemen olmasını arzu ediyoruz."
Posbıyık, İmamoğlu’na destek vermek amacıyla İstanbul’a gideceğini de açıkladı.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hocam Ahmet Taner Kışlalı

-
Resim
Benim üniversite maceram, 12 Eylül Öncesi ve sonrası olmak üzere iki kısımdan ibarettir. İlk üç yarıyılı faşist saldırılar altında; son beş yarıyılı ise baskının kol gezdiği bir ortamda okudum.  Ara vermek zorunda kaldığım 1980-83 arasında ise Mamak’a “ sonbahar gel(mişti )”. Kendi “ sonbahar ”ım henüz bitmişti ki çıkan “ öğrenci affı ” ile okula dönmüştüm. Bana yakınlık göstermek isteyen herkesten “ gizli polis ” çıkartacak kadar “ tecrübe ” sahibi idim ama diğer öğrenciler için bir “ muamma ” olduğumu fark edemedim. “ Ricat” yaşanmış olsa da “ sol hava ”nın hakim olduğu bir okula, dönemin ortasında gelip, sınıfın en arkasına konuşlanmış; dersi oradan dinleyip, konuşmaları oradan takip etmeye başlamıştım. Neredeyse kimsenin tanımadığı ve sadece “ dinlemekle yetinen ”, yaşı diğerlerine oranla bir miktar “ geçkin” birinin “ muamma” olarak tanımlanması, “ hafif ” bile kaçar; varın gerisini siz düşünün. KALABALIKTAKİ YALNIZI GÖREBİLMEK Derslere girdikten sonra öğ...
Devamı

HALKIN POLİSİ CEVAT YURDAKUL

-
Resim
Bazı insanlar, hem kendileri umutludur hem de attıkları adımlarla etrafına umut dağıtırlar. O insanlar, aynı zamanda, mücadelecidir; hakkın, hukukun yerini bulması için gece gündüz çalışır, yorgunluk nedir bilmezler; kimsesize kimse olurlar. O “ güzel insanlar ” da bilirler ki etraf, kimsesiz ile zayıf ve güçsüz ile hatta “ derya içre olup deryayı fark etmeyen balıklar ” ile doludur ama “ deryada damlası ” olmak, yaşama anlam katmanın “ mütemmim cüzü ”dür. Zaten o insanlar varsa kendisini zayıf yahut güçsüz hissedenler için hayata tutunmanın da bir anlamı vardır. DERYANIN RENGİYDİ CEVAT YURDAKUL! Değişmez var sayılan “ deryanın rengi ” de, işe o “ damla ” ile değişir. “ Rengin açığa çıkması”, “tarihsel, sosyal, ekonomik şartların zarurî neticesi ”nden ötürü uzun zaman alır ama alır; o “ iz ” açığa çıkar. Katiller sürüsünün katlettiği Cevat Yurdakul da öyle bir insandı! II. MC Hükümeti’nden sonra kurulan Ecevit Hükümeti, en iyi icraatlarından birini yapmış; Yurdakul’u A...
Devamı

Geçmedi Bor'un Pazarı

-
Resim
“Siz meclisten geçirin, gerisini bana bırakın ” dediğini hatırlıyor musunuz? Bunun üzerine Meclis’ten alelacele geçirilmiş; gizli oy kuralına dahi uyulmamıştı. Meclis’te gizli oy, açık sayım kuralına uymayanların sahada uymalarını beklemek saflık olurdu. Nitekim, “ gerisini” , 16 Nisan günü, görmüş olduk. Önce “ atı alan Üsküdar’ı geçtiği ” söylendi; “ getirin, o at bizim ” tepkileri artınca da “ Geçti Bor’un Pazarı, sür eşeği Niğde’ye ” cevabı geldi. O cevap, benim aklıma, Namdar Rahmi Karatay’ın, “ Selvi gibi umutlar döndü birer iğdeye/ Geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye” dizelerini getirdi. “MÜHÜRSÜZ OY”, KANUNA AYKIRIDIR! Demek istediler ki “ fırsatı değerlendiremediniz ”! Hangi fırsatı? YSK’nın toplandığı saati hatırlayın; YSK tarihi açısından da ilk sayılabilecek bu toplantı, oylamanın henüz sürdüğü saatlerde yapılmış ve sonrasında YSK Başkanı Sadi Güven, “ mühürsüz oyların geçerli sayılacağına ilişkin bir duyuru” yapmıştı. O dakikalarda ortada imza alt...
Devamı