Gülen'in çıkışı, Erdoğan'ın inişi!

Son günlerde ezberlediğimiz deyimlerin başında “ezber bozmak” geliyor. “Yolsuzluk, yoksulluk” vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın “ezberini bozduğunu” düşünüyor. Türkiye’nin Brezilya ile birlikte İran ile imzaladıkları anlaşma, Batı’nın “ezberini bozuyor”. Bu kadarla da değil; “BOP’un eşbaşkanı” olmakla suçladıkları Erdoğan’ın “Avrasya seçeneği” içinde gösterilen İran ile “cesur adımlar” atması, muhtemelen, Silivri’de tutuklu bulunan Perinçek’in de “ezberini bozuyor”! CHP’deki değişim karşısında “bozulan ezberleri” “tadil etme” ihtiyacı duyan Erdoğan’ın imdadına İHH “yetiştiriliyor”. Bir yanıyla tümüyle sivil inisiyatif gibi gösterilen, ortaya çıkan verilere bakılırsa baştan sonra senaryosu AKP tarafından çizildiği anlaşılan “yardım konvoyu”nun “isyankar” tutumu da “ezber bozma”yı tetiklemiş bulunuyor.
İHH’nın organize ettiği “yardım konvoyu” sonrasında yaşananlara ilişkin Fetullah Gülen’in, “İsrail'in onayı olmadan hareket etmek, otoriteye başkaldırıdır” açıklaması da başta İslamcılar olmak üzere bilinen ezberleri bozmuş bulunuyor. Gülen’in çıkışı, “maişet kaygısı” nedeniyle unutulan İslamcı teoriyi yeniden hatırlatmaya yarıyor. Bir yanıyla alabildiğine pragmatist olan İslamcı teori, diğer yanıyla da otoriteyi haddinden fazla önemsiyor.
Otoriteye itaati her koşulda zorunlu gören ve otoritenin emirlerine karşı boyun eğip itaat etmeyi vacip gören; üstelik otorite “insanların en düşüğü” de olsa bile ona itaati şart koşan İslamcı teori, AKP Hükümeti ile birlikte, pragmatik yanını öne çıkartmış bulunuyor. Gülen’in dikkat çektiği “onay almak” sözünün İslam’daki karşılığı ne kadarsa, mevcut durumu kendi lehine çevirmek için pragmatik davranmanın karşılığı da o kadardır.
Her iki tutum ve duruşa ilişkin İslamcı literatürde referans bulunabileceğine göre, Hükümet’in organizasyonun içinde olup, dışında durduğu “yardım konvoyu”nu tam da bugünlerde niçin yola çıkardığı ve Gülen’in böyle bir açıklama yapma ihtiyacının nereden kaynaklandığını çözmek önem kazanıyor.
2002’den beri Hükümet olan AKP’nin girdiği dört seçimi de kazanması, esasen, halkın gündelik hayatında önemli iyileştirmeler yapmasından rejimle hesaplaşma üzerinden kazandığı biliniyor. Özellikle Nisan 2007’de gündeme gelen Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında izlediği başarılı “kriz yönetimi” senaryosuyla Temmuz 2007 seçimini, beklediğinin üstünde bir oranla tamamladı. Şimdi yeni bir seçime gidiliyor ve AKP’nin elinde “iç malzeme” olabilecek başka bir şey kalmadığı görülüyor.
AKP’nin “çatal kazık” olarak da tanımlanan bir yanıyla “Batıcı” diğer yanıyla “Müslüman” kimliğinin iki tarafta da tereddütler yarattığı, yaşanan pratiklerden görülüyor. AKP’nin vicdanının içinden çıkıp mantığıyla “Batıcı” bir çizgiye oturduğu; “Neo İslamcı” tanımlamasının da buradan kaynaklandığı biliniyor. Bu tereddütlü tutumunun Batı’da, özellikle de ABD’de, yarattığı memnuniyetsizliğin son noktasına gelmiş olmasının farkına varan AKP’nin “yoldaş Lula” ile birlikte bir çeşit “Avrasya seçeneği” iması yaratmaya çalışması da bu memnuniyetsizliğin giderilemeyecek bir aşamaya ulaştığına işaret ediyor.
Gülen de tam bu noktada gündelik siyasete dâhil olarak “ezber bozma” sürecine katılıyor. Başından beri “Batıcı” bir noktada duran Gülen hareketinin hedefe ulaşması da “ilgililere” vereceği mesajlarla mümkün görünüyor. Hükümet, kendisine alternatifsiz olmadığı mesajını veren Batı ile vuruşarak, geri çekilme planları yapıyor. “One minute” diklenmesinin de; karşılığında verilen “yes please” mesajınının da bu plan dâhilinde yapılan satranç hamleleri olduğu açıkça görülüyor. Hele hele Başbakan’ın artık her sıkça başvurduğu Nazım’dan aktardığı, “çocuklara kıymayın efendiler” dizesi, bu kadar “hamle” arasında pek iğreti duruyor.
Madem Hükümet, İHH’ya can simidi gibi sarılmak zorunda kaldı ve “her zaman doğru söyleyen” Hoca Efendi bu süreci eleştirdi; artık Erdoğan’ın, Nazım’ın, “Düşmesin bizimle yola: /evinde ağlayanların /göz yaşlarını /boynunda ağır bir /zincir /gibi taşıyanlar!” dizelerini ezberlemeye başlaması gerekiyor. “Malum” süreç hızlanıyor!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neşet Baba!

Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık!

HALKIN POLİSİ CEVAT YURDAKUL