Aynayı tuttum Gezime, Ali göründü gözüme!!
Gezi eylemlerine katılanların yüzde 78’inin Alevi olduğunu
belirten Emniyet’in araştırmasına atıfta bulunan öğretmenim, gecenin bir
yarısında “belki gözünden kaçmıştır”
diye mesaj atmış. Takdiri İlahidir belki; o saatlerde, TBB’nin yayınladığı “Türkiye Ağaca Neden Sarıldı?” kitabını
okuyordum.
Nesrin Turhan ve Özge Şener’in TBB için kaleme aldığı kitap,
tam da Gezi eylemlerinin analizini yapıyordu. Kitap, hayatında neredeyse hiçbir
eyleme katılmamış milyonlarca insanın Gezi Parkı’na akın etmelerini ve
bulundukları şehirlerden bu eyleme destek vermelerini bir “hak arama mücadelesi” olarak adlandırıyor. Kitap, hükümetin meseleyi
rakamların diline sıkıştırıp, “iki ağaç” diyerek küçümsemesi üzerine ortaya
çıkan “mesele iki ağaç değil, sen hala
anlamadın mı?” sözünün nasıl aforizmaya dönüştüğünü de belgeliyor. “Türkiye Ağaca Neden Sarıldı?” kitabı, Gezi
eylemlerini, öncesi ve sonrasıyla birlikte ele alıp, tarihselliğin ve
toplumsallığın güncellikle ilişkisini kuruyor.
GÖRÜNENE DEĞİL,
GÖSTERENE BAK!
Kitabı bıraktım; ilgili linke tıkladım. Tolga Şardan’ın köşesine
taşıdığı Emniyet’in raporunda ilginç bilgiler var. 80 ilde gerçekleşen
eylemlere 3 milyon 600 bin kişi, yani Başbakan’ın ağladığı Mursi eylemlerini
kat be kat aşan bir kalabalık katılmış. Gözaltına alınanların sayısıysa 5 bin
500. Hesaplayın, katılanların yüzde 1’ini bile oluşturmadığını göreceksiniz.
Acaba nasıl hesaplamışlar; yüzde 78’inin Alevi olduğunu diye
merak eder okumayı sürdürürseniz cevabını da öğrenmiş olursunuz. Meğer “gözaltına alınan 5 binden fazla şüpheliden
oluşan bir ‘örneklem’ grubu üzerinde” çalışmışlar.
Sevsinler; bilimsel analizinizi!
“Bayburt Bayburt
olalı böyle zulüm görmedi”, onu biliyoruz ama Konya’dan Kayseri’ye, Yozgat’tan
Adapazarı’na muhafazakarlıklarıyla tanınan bütün şehirlerin verdiği desteği bir
Alevilik komplosuna bağlamak, ezber bozulmuş plakların Türkiye’nin yaratıcı zekasını
anlamadığına işarettir. Eylemler sırasında olup biteni anlamakta zorlanan
Hükümet, “kökü dışarıda” repliğine
sığınmıştı. O zaman da dikkat çekmiştim; “ortada
sorun yoksa dışarıdaki ‘kök’ün kıymeti yoktur.” Meğer zaten “kök” dışarıda değil; içerideymiş! Meğer
Ahmed Arif’in, “Kökü Altındağ’da İncesu’dadır”
dizesi ile Emniyet’in raporu örtüşüyormuş! Şardan’ın verdiği bilgiler üzerinden
birkaç satır daha ilerlediğinizde, Gezi eylemlerine katılanların yüzde 50’sinin
kadın olduğunu öğreniyorsunuz. Buradan gözaltına alınanların yarısının kadın
olduğu sonucuna ulaşıyorsunuz ama hiç kuşkunuz olmasın Gezi eylemlerinin
sürükleyicileri kadınlardı.
Onların inancını da saptadılar mı, bilmiyorum; ama yaralananların
sayısı da gözaltına alınanlar kadarmış. Ama daha da ilginci, eyleme katılanların
gelir oranlarında görülüyor. Hani hep denir ya, “bunlar entel dantel” diye; eldeki veriler, Maslow’un ihtiyaçlar
teorisini alt üst etmiş. Rapora göre eylemlere katılanların “yüzde 39’u 0- 499 TL, yüzde 15’i 500-999
TL, yüzde 31’i 1000-1999 TL ve yüzde 20’si 2000 TL üzerinde gelire sahip”miş.
Düşünsenize “kasap et derdinde, koyun
can derdinde” değilmiş! Hep beraber “iki
ağaç” için feryat etmişler.
İKİ AĞACIN ÖTESİNE
BAKABİLMEK!
Eylemlere katılanların yüzde 78’inin Alevi olduğu iddiasına
bir rivayet ile cevap verelim. Bozatlı Hızır, insanların mutlu ve uzun yaşaması
için hazırladığı iksiri saksağana verir ve götürüp insanların üstüne dökmesini ister.
Saksağan ardıcın başına konunca iksiri kendi başına dökmek ister. Ardıç, bu
haksızlık karşısında sallanarak, saksağanı engellemeye çalışır. Böylece iksirin
bir kısmı da ardıca dökülür. Alevilerin saksağana mesafeli, ardıca saygılı
davranması ve ardıcı ziyaretgah kabul etmeleri bundanmış. Dolayısıyla Emniyet’in
raporu, Alevilerin, bunca problemleri arasında ağaçlara karşı da özel bir hassasiyetleri
olduğunu; bu nedenle de eylemlere katıldıkları için gururlu olduklarını bir kez
daha hatırlatmaya yarıyor. Pirsultan’ın “Ağaçtır
Kabe eşiği /Cihanı tuttu ışığı /Hasanla Hüseyin’in beşiği /O da yine ağaçtandır”
dizeleri de bunu yeterince kanıtlıyor. Ama asıl meselenin “iki ağacın ötesi”nde olduğunu zaten biliyoruz.
Mesela HES’e karşı duran Aksu Deresi’ni, İkizdere’yi, Artvin’i
hatırlayın; Sinop, Mersin, Muğla’daki nükleer tesislerini gözünüzün önüne
getirin. Hiçbir ön hazırlığı olmayan 4+4+4’e, sunucunun dekoltesine, vapurundan
inen kadınların dikizlenmesine bakın; O zaman katılımcıların profilini görmüş
olacaksınız. “Sen Emniyet’in raporundan
haber ver” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Çok basit! Aleviliğe dair 500
yıllık dezenformasyondan medet umup, Hükümetin elini güçlendirmek çabasındalar.
Baksanıza İzmir örneğinde olduğu gibi okullara gidip Alevi çocukların
isimlerini istiyorlarmış. Sonra da ilk “karşılaşma”da
gözaltına almaları kolaylaşıyor. Hepsi bu; siz “yüzde yüzü Aleviydi” demediklerine dua edin.
Başlığın aslı “aynayı
tuttum yüzüme/Ali göründü gözüme” şeklindedir. Açın Nesrin Turhan ile Özge
Şener’in kitabını, tutun aynayı yüzünüze; ağaca niçin sarıldığımızı
göreceksiniz!
Yorumlar
Yorum Gönder