CHP Kurultaya Gidemezken!!!
CHP içinde politik iddia sahibi örgütlü bir grup, 24 Haziran
seçim sonuçlarının apaçık bir yenilgi olduğu iddiasıyla partiye Olağanüstü
Kurultay çağrısı yapmıştı.
Ne kadar demokratiktir, ayrı bir tartışma konusu ama CHP’nin
iç hukukuna göre Olağanüstü Kurultay toplanabilmesi için ya delegelerin yarıdan
bir fazlasının imzası ya da Genel Başkanın çağrısına ihtiyaç var.
Keşke çağırsaydı ama Genel Başkan’ın, “böyle bir çağrıya ihtiyaç yok” dediğini biliyoruz.
Bunun üzerine delegeler, 15 günlük yasal sürelerini de
hesaba katarak, imza toplamaya başlamışlardı.
Her gelen gün, bir önceki güne oranla yeni imzaların geldiği
kamuoyuna açıklanmış; buna mukabil, “yetkili kurullar” da karşı hamle yapmış;
örneğin “imza sayısı 470’i geçmez”
iddiasında bulunmuşlardı.
MEMLEKET
ELDEN GİDERKEN SKOR YARIŞTIRMAK!
Anlayacağınız 15 gün boyunca bir taraf yeterli imza
toplanabilmesi için diğer taraf da toplanan imzaların geri çekilmesi için
kamuoyu üzerinden yürüttükleri psikolojik savaşı, “skor yarışı”na dönüştürmüşlerdi.
Bu arada partinin itibarı zedeleniyormuş, ne gam!
Nihayet süre dolmuş ve “imzacılar”,
“elimizde 630 imza var. Bunların
622’sini şimdi teslim ediyoruz; 8’inin de whatsapp görünteleri var”
mealinde bir açıklama ile belgeleri teslim etmişlerdi.
“Yetkili kurullar”,
bir haftalık incelemenin ardından “imzaların
kurultay toplanması için yeterli olmadığını” açıklamışlardı.
Hem de şöyle bir gerekçeyle:
“Belgeler arasında
delege olmayan, mükerrer ve fotokopiler bulunmaktadır. Bunlar ayıklandığında
geriye 605 belge kalmış; yapılan detaylı incelemeden sonra bir kez daha; delege olmayanlar, istifalar,
sahte evrak ve mükerrerler incelendikten sonra geri çekilen imzalar da
toplamdan çıkarılmış”tır.
Bu arada imza veren delegelerden beşinin, “farklı gündem’’ nedeniyle imza verdiği
anlaşıldığı için belgeleri dahil edilmemiş; 31 delege ise verdiği imzasını geri
çektiği için imza sayısının 569’da kaldığı açıklanmış bulunmaktadır.
VERİLEN
İMZADAN VAZGEÇEN RUH HALİ!
İmza verip, imzasını geri çekmek hakikaten ayrıca
incelenmeye değer bir vakıadır; çünkü Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve
dolayısıyla Türkiye’nin geleceğine ilişkin söz hakkını elinde bulunduran bu “31 delege”nin, 15 günlük süre içinde
yaşadıkları “med-cezir”i anlamak o
kadar da kolay değil.
CHP’nin ve dolayısıyla Türkiye’nin geleceğine etki edecek
konumda bulunan birinin noter tasdikli ıslak imzalı belgeyi ilgilisine
ulaştırmakta zorlanmasını anlamak da o kadar kolay değil ama gene de teslim
edilen belgeler arasında fotokopi belgelerin olması da anlaşılabilir. Aslı
varsa zaten ilgisine ulaşır.
Benim dikkatimi asıl çeken iddia, imza verenler arasında “delege olmayan ve mükerrer”lerin
olmasıdır.
Her dört seçmenden birinde oy alan ve iktidar partisinin kurmak
istediği “sınırsız ve fütursuz iktidarı”nın
önünde en büyük engel olarak gördüğü CHP’de, Olağanüstü Kurultay toplanabilmesi
için yetkili delege olup olmadığını bilemeyecek konumda insanlar mı var?
Eğer böyleyse vay CHP’nin haline!
Eğer böyle değil de kurultay delegesi olduğu partiden istifa
ettiği halde imza vermiş ve “imzacılar”
da sırf topladıkları imza sayısını yüksek göstermek için bu durumu bile bile bu
konumdaki “şahsiyetler”den imza
almışlarsa gene vay CHP’nin haline!
PEKİ
YA“MÜKERRER İMZA” NE DEMEK?
Hepi topu 630 tane belge toplanacak ve bu toplanan
belgelerden “dört adeti mükerrer”miş.
Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanını ve Parti
Meclisini seçen 1242 delegeden dört tanesi, iki kez notere gidip, Olağanüstü
Kurultay istediğini beyan etmiş; “yetkili
kurullar”ın açıklaması doğruysa “imzacılar”
da bu bilgileri teyit etme ihtiyacı duymadan Genel Merkeze iletmişler.
“Yetkili kurullar”
dezenformasyona başvurmuş olabilirler mi?
24 Haziran sonrası yaşananlara bakılırsa olabilir ama “söz konusu belgeleri herkes inceleyebilir”
çağrısında bulunduklarına göre durum hiç de iç açıcı değil.
CHP’nin mevcut “yöneticileri”
ve “yönetme arzusunda bulunanlar” bu
durumun farkında olmayabilirler ama Türkiye Cumhuriyeti’nin “muasır medeniyet seviyesine parlamenter
demokratik sistem ile ulaşma” dönemi artık kapanmış; yeni bir “devlet” kurulma aşamasına geçilmiştir.
MAHALLE
YANARKEN!...
Dolayısıyla 24 Haziran, herhangi bir seçim yenilgisi değil;
CHP’nin kurucusu olduğu Cumhuriyet’in hedefleri açısından “makas değişikliği”ne yol açan bir seçimdir.
İşte bu nedenle bir önceki yazımın başlığı “mahalle yanıyor” şeklinde idi.
“Mahalle”deki
yangını söndürebilmek için teçhizata ihtiyaç var ama her şeyden önce o
teçhizatı kullanabilecek bir teşkilata ihtiyacınız var.
“Mahalle”de sık
sık yangın çıkıyor ve mevcut teşkilatınız, eldeki teçhizata rağmen o “yangın”ı söndüremiyorsa hiç olmaz ise “yangın”ın çıkış nedenini araştırıp ona
göre önlem almak gerekir.
Demek ki atılması gereken ilk adım, “yangının çıkış nedenini” bulmaktır.
CHP için bu nedeni bulmanın yolu, kapsamlı, çok yönlü ve
sahici bir saha analizi yaptırmaktan geçer.
Yaptırılmasını önerdiğim bu saha analizi ile seçmenin CHP’ye
niçin oy vermediğini; oy verenlerin neden oy vermekte ısrar ettiğini bulması ve
geleceğe dair politikalarını elde ettiği bu veriler üzerinde şekillendirmesi
gerektiği açıktır.
Aksi halde belediyelerin kontrolüne girmiş mevcut örgütler
ve giderek azalmakta olduğu aşikar olan güven ve itibarla geleceği kazanmak, ne
yazık ki mümkün olmayacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder