Kayıtlar

Mayıs, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

19 Mayıs, Kurtuluş Meşalesidir!

Resim
Bugün 19 Mayıs! Üzerinden 97 yıl geçmiş! 97 yıl boyunca nice isimsiz kahraman, bu memleketin en umutsuz anında varını yoğunu ortaya koyup “ düşmana ” karşı durmuşlar. İşler az biraz yoluna girince “ garbın afakını saran çelik zırhlı duvarlar ”, bu memleketin evlatlarına etmediklerin bırakmamışlardı. Kimisi eşsiz bir anlatımla “ Kurtuluş Savaşı Destanı ”nı yazan Nazım Hikmet gibi “ vatandan ayrı ” yaşamak zorunda kalmış; Sabahattin Ali gibi “ sevmek, insanları, vatanı, çocukları, kadını” diyen kimisiyse kaçmak mecburiyetinde bırakıldığı vatan topraklarını henüz terkedemeden “derin devlet ”in eliyle katledilmiş. DERİN DEVLETE RAĞMEN! O “ derin devlet ”, 1920’lerde Mustafa Suphi ve arkadaşlarını boğdurtmuş, 1939’larda Nazım Hikmet’e Harbokulu’nda “tezgah kurmuş”; 1940’larda Sabiha – Zekeriya Sertel’lere, 6-7 Eylüllerde azınlıklara karşı her türlü “tezgah”ı kurmuş; 1950’lerde dünyanın en özgün eğitim ve öğretim yöntemini uygulayan Köy Enstitülerinin kapısına kilit vurmuş.

Gerçeği görmek istiyorsanız!

Resim
Söze anlam katan hayattır. Gündelik hayat, sözü önce eyleme dönüştürür;  sonra o söze konulan nokta üzerinden geçen sayısız doğrudan onlarca deyim çıkarır karşımıza. Örneğin son günlerin popüler sözcüğü kana bakalım. Sözlükler kanı, “ damarlarımızda dolaşan kırmızı renkli hayati sıvı ” olarak tanımlar. Yalnız başına bir sözcüktür kan; yanına aldığı bir başka sözcükle önce somut bir şeyi çağrıştırır ve oradan hareketle deyime dönüşerek bir anlam kazanır. KAN DÖKMEDEN ASLA! Sözü deyim haline dönüştüren ise neden olduğu eylemdir. “Kan kırmızı”, “kanı kaynamak”, “kandan kına yakılmaz”, “kanlısı olmak” ya da son günlerde Cumhurbaşkanı ile Kılıçdaroğlu arasında polemik konusu olan “ kan dökmek ” deyimlerinde olduğu gibi. Hiç kuşkusuz bu deyimlerin bazıları “ kan kırmızı çilek ” örneğinde olduğu gibi bize sıcak gelir; bazıları ise “ kandan kına yakılmaz ” örneğinde olduğu gibi bizi irrite eder. Deyim uygun düşerse “ kanımızı dondurur .” Kılıçdaroğlu’nun "Böyle bir

Sığar mı takvime anneler?(*)

Resim
Annemin çekilmiş pek çok fotoğrafı var ama bu fotoğraf, öğrencilik yıllarımdan çektiğim anneme dair tek fotoğraf. Bugün Anneler Günü! Dünya o kadar hızlı değişiyor ki, Kal-u Bel’a’dan bile eski olan anne-çocuk ilişkisi, biraz da “ piyasa” üzerinden yeni bir şekle girmiş bulunuyor. Yaşadığınız kentin caddeleri, bulvarları, sizi, zaten, annenize dair “ bir şey ” yapmaya zorluyor. “Piyasa”, bizim yerimize her şeyi düşünmüş; vitrinlere taşımış; çocuklara, kendilerine “ ilk kundaklık” yapan anneleri için içeri girip, paketlemek düşüyor. Günün özelliği, “mana ve ehemmiyeti ” de bu arada sıradanlaşıyor; ne gam! O’nu sıradanlıktan kurtarmak da “ bir denizin kollarında sallandığı” günleri hatırlayan çocuklarına düşüyor. TELGRAFIN ETTİKLERİ! “Karartılmış mevsimler ”den geçen bir anekdotu aktarmak istiyorum. Henüz telgrafın, ucu yanık mektupların hüküm sürdüğü bir Anneler Günü’nde, yaşamını Erzincan’ın bir dağ köyünde sürdüren anneme telgraf çekmiştim; “ seni seviyorum ” d

Davutoğlu gidecek de...!

Resim
“ Stratejik Derinlik ” peşinde koşan ile daha gerçekçi bir hedefe kilitleneni aynı noktada buluşturan, “ Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesi ” olarak tanımlanabilecek uçuk bir projeydi. Projenin asıl sahiplerinin “ Arap Baharı ” olarak adlandırdıkları Ortadoğu haritasının kağıt üzerinde yeniden dizayn edilmiş haliyle iştahları kabaran bu “ ikili ”nin yolları ilk kez RP’de kesişmişti. Son olarak da AKP’de! REİS’İN FENDİ! “Yüzde 50’ci ” başından beri istediği “ Cumhurun Başı ” olma isteğini gerçekleştirirken, partisini güvenebileceği birine bırakmak istemiş; temayülde üçüncü çıkmasına rağmen tercihini “ Stratejik Derinlik ”ci Hoca’dan yana yapmıştı. Hocadır; hep “ stratejik ” düşünür diyenleriniz olabilir ama Hoca’nın stratejisinin kağıt üzerinde kaldığının ilk belirtisini 7 Haziran seçim sonuçlarından sonra gördük. Hoca, kendisinden önceki tecrübelere bakarak, 7 Haziran sonrası CHP ile koalisyon görüşmelerini sürdürürken Reis’in “ hareket alanı ”nı daraltacağını düşü