Güle Güle Türkan Hocam(*)

Türkan Saylan, sonsuzluğa göçtü. Ömrünü hem kendisine musallat olan kanserle hem de başta cüzzam olmak üzere hastalıklarla mücadeleyle geçiren Türkan Hoca, cahilliğe karşı da sessiz kalmamıştı. 19 yıldır kanserdi ama hem kansere karşı mücadelenin örneği oldu hem de başta “Kardelen Projesi” olmak üzere hiçbir sosyal sorumluluktan geri durmadı.
İlk mücadelesini cüzzama karşı vermişti. Geleneğin dışladığı cüzzamlıları topluma sevdirmeyi başardı. Yalnız Türkiye’de değil, dünyada cüzzama karşı örgütlü mücadele için Uluslar arası Lepra Birliği’nin kurucu Başkan Yardımcılığını üstlendi. O kadar ki, Gandhi ödülünü aldı; DSÖ’nün cüzzam alanındaki danışmanı oldu.
Yalnız kanser ve cüzzamla mücadele etmekle yetinmedi; Dermatopatoloji, zührevi hastalıklar ve Behçet hastalığına karşı da aktif mücadele etti. Hasta yatağında basına yaptığı açıklamada, “benim biraz daha yaşamam gerekiyor; yürüttüğüm mücadele için zamana ihtiyacım var” derken kaygısı kendisiyle ilgili değildi; çağdaş ve sağlıklı bir toplum yaratmaktı amacı.
Türkan Hoca bir hekimdi! İlgisini sağlık alanıyla sınırlamadı. Her alanla ilgilendi. Kız çocuklarının eğitimi için “Kardelen Projesi” için aktif rol oynadı. ÇYDD’nin kuruşulunda yer aldı. Çağından sorumlu bir hoca olarak Öğretim Üyeleri Derneği’nin kurucusu ve ikinci başkanlığını yürüttü. Mücadelesini taçlandıran onlarca ödüle değer görüldü.
Hayatını toplumun çağdaşlaşması, ülkenin geleceği için geçirdi. Kız çocuklarının okuyup toplumsal yaşama aktif katılabilmesi için yürüttüğü mücadele nedeniyle bazı güçlerin tepkisini çekti. Kürsüde hem darbeye hem de şeriata karşı olduğunu açıkladığında iki tarafın da hışmına uğradı. Darbe gönüllüleri O’nu kürsüden indirirken, şeriatçılar, O’nun kız çocuklarının okuması için yürüttüğü çaba nedeniyle kendisini misyonerlikle suçladı. O, Mardin’in Bilge Köyü’ndeki vahşet ve cahilliğin önüne geçmenin tek yolunun aydınlanmak olduğunu bilincindeydi. O’nun yürüttüğü aydınlanma mücadelesini “misyonerlik” olarak karalayanların kız çocuklarının karanlığın kölesi olmasından nasıl bir çıkarları olduğuysa merak konusu!
Annesinin kökeni de, kendisinin dine bakışı da, kız çocuklarının mutlaka okuması gerektiğine ilişkin düşüncesi de “muhafazakar” çevrenin tepkisini çekti. Tepkilerini belden aşağı gösterenlere karşı Türkan Hoca’nın açıkça demokrasi ve özgürlük istemesi bir umut ışığı olarak değerlendirilmelidir.
Son günlerinde, bir bulamaça dönüştürülen Ergenekon davasına bulaştırılmak istendi. Susurluk’un devamcılarıyla Türkan Hoca gibi toplumun vicdanı konumundaki insanları aynı davanın içine katmak, ülkenin geçmişini temizlemekten çok muhalifleri temizleme haline dönüştüğü anlaşılıyor. Türkan Hoca’nın Ergenekon’a katılmak istenmesi de, yürüttüğü mücadeleden vazgeçirilmesini; vazgeçmezse de yalnızlaştırılmasını amaçlamıştı. Görüldü ki, ne Türkan Hoca vazgeçti ne de O’na destek verenler!
Kadın hakları ve eğitim hakları savunucusu Türkan Hoca, ülkenin diğer sorunlarına karşı da hep duyarlı oldu. Asla pes etmedi! Son ana kadar mücadele etti; ölüm anında söylediği, “bana düşen tüm görevleri yerine getirdim, ölüme hazırım” sözleri hepimiz için bir ders niteliğindedir. Giderayak eğitilen kız çocuğu sayısının 36 binden yüzbine çıkartılmasını istedi. Bize düşen görev, başta kız çocukları olmak üzere, bütün toplumun çağdaş bir hale getirilmesi ve toplumsal hoşgörünün yaygınlaştırılmasını sağlamaktır.
Geride bıraktığı dostları, sevenleri ağlıyor. Oysa Türkan Hoca, ardından ağlamalarını değil, mücadelenin temposunun düşürülmeden sürdürülmesini isterdi. Ölüme gülerek gidişi, insana, “ağaçlar ayakta ölür” sözünü hatırlatıyor. Güle güle Türkan Hocam!

(*) Bu yazı, 19 Mayıs 2009 tarihli Haberturk Gazetesi'nin Editoryal sayfasında da yayınlanmıştır.

Yorumlar

  1. Nezaman yılgınlığa düşsem herşeyden elimi eteğimi çekecek olsam onun mücadeleci ve bitmez tükenmez enerjisinin karşısında utanır;kendimi sorgulamama neden olan O eşsiz insanla çalışmış olmaktan da son derece gururlanmışımdır.Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkarak çağdaş bireye; oradan da çağdaş topluma ulaşmanın ,çağdaş eğitimle olacağı felsefesiyle hareket eden bizler ,ülkemize karşı duyduğumuz sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz Türkan Hocamsız olsak da "ağaçlar ayakta ölür"... Teşekkürler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neşet Baba!

Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık!

HALKIN POLİSİ CEVAT YURDAKUL