Bin Ladin'in serüveni -1(*)

'Küresel terörist' olarak tanımlanan El Kaide lideri Usame Bin Ladin öldürüldü.

Sunuş
'Küresel terörist' olarak tanımlanan El Kaide lideri Usame Bin Ladin öldürüldü. FBI'ın başına 25 milyon dolar para ödülü koyduğu Bin Ladin'in ilginç bir serüveni bulunuyor. Suudi Kraliyet Ailesi'ne yakın milyarder bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmesine rağmen, İslam'ın 'Altın Çağı' olarak bilinen Asr-ı Saadet dönemine dönüşü savunuyordu. 'Büyük şeytan' ABD'ye karşı mücadelenin yerel boyutlarda sürdürülemeyeceğini düşünerek, dünya çapında bir örgüt modeli geliştirdi. Asr-ı Saadet dönemindekiler gibi giyinirdi ama mücadele yöntemleri son derece gelişkindi. Dünya için bir dönüm noktası olan 11 Eylül de, Türkiye'nin 11 Eylül'ü olarak tanımlanan 15-20 Kasım da, Suudi Arabistan'da ABD askerlerine yönelik girişilen saldırılar da bumerangın yarattığı dehşetin ayak izleriydi. Tarihler 1 Mayıs 2011'i gösterdiğinde, bir kez daha flaş haberlerin konusu oldu. Bin Ladin öldürülmüştü. Bu yazı dizisi, yarattığı örgüt, tercih ettiği yöntem ve yaşattığı acılardan bir kısmını kapsıyor.

Bin Ladin'i CIA kesfetti
Afganistan işgalinde Sovyet Rusya'nın yenilmesi sürecinde aktif rol oynamak üzere CIA tarafından yaratılan Bin Ladin, ABD operasyonuyla öldürüldü. El Kaide lideri, CIA'in biçtiği rolünü fazlasıyla sevmiş; bir bumeranga dönüşerek, kendisine rol biçenlere de işbirliği yapanlara da ömür biçmeye kalkışmıştı

El Kaide lideri Bin Ladin'in öldürülmesiyle ABD, bir düşmanından daha kurtuldu. Oysa Bin Ladin, Amerikan yapımıydı; Sovyet Rusya'nın Afganistan'ı işgali buna neden olmuştu. Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgali, siyasal İslamcılar açısından bir dönüm noktası oldu. Halkın yüzde 80'i, İslamcıların saflarına geçti; firar eden Afgan İslamcı militanlara katıldı. Afgan halkının nefretini Sovyet Rusya'nın yenilgisine dönüştürmek isteyen ABD, CIA'in hazırladığı planı onayladı. CIA'e göre, işgalin başarısız olması için Afganlarla aynı dinsel kültürden gelen mobilize güçlere ihtiyaç vardı. CIA, bu ihtiyacı karşılamak ve Suudilerle işbirliği yapmak için yetki ve destek istedi. CIA'in isteğiyle iki tarafın uzmanları bir araya geldi ve ABD'nin istediği desteğin şekli üzerine görüş birliğine varıldı. CIA, Afgan direnişçilerini, maddi ve stratejik açıdan desteklemenin yeterli olmadığını; direnişin önderliğini yürütecek şahsın da belirlenmesi gerektiğini analiz etmişti. Afgan halkı açısından 'yabancı' sayılmayacak kişi ve gruplara ihtiyaç olacağı konusunda da görüş birliğine varıldı. Bu işbirliğine Pakistan İstihbarat Servisi (ISI) ve MOSSAD'ın katılması için CIA'in girişimde bulunmasına karar verildi.
İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ DEVREDE
CIA, ISI, MOSSAD ve GIB'in (Suudi istihbaratı) üzerinden anlaştıkları senaryo, Afganistan'ı işgalden kurtarmakla sınırlı değildi. Müttefikler, Afganistan'ın işgalinin Sovyetler için sonun başlangıcı olduğunu görmüşlerdi. ABD'nin amacı, Afganistan'daki direniş odaklarını kontrol altında tutmak ve istediği gibi yönlendirmekti. Bunun için özellikleri, nitelikleri, yetenekleri ve karizmasıyla herkesi etkisi altına alabilecek ve İslamcı militanların idolü olabilecek bir simge yaratılmasında anlaşıldı.
Prens Faysal El Turki, bu tanıma tıpa tıp uyan birini tanıdığını söyledi. Meraklı bakışlar altında anlatmaya başladı: 'Adı Usame bin Ladin. 1957 doğumlu. 54 çocuklu bir babanın 17. çocuğu. Usame, prenslerle birlikte büyüdü ve okudu. Üstelik genç yaşından beri Müslüman Kardeşlere sempati duyuyor.'
Bin Ladin, İslami bir atmosferin egemen olduğu Kral Abdulaziz Üniversitesi'nde eğitim almıştı. Daha sonra Afganistan'da da karşılaşacağı Abdullah Azzam ile de, bu üniversitede aldığı dersler sırasında tanışmıştı. Azzam'ın yönlendirmesiyle Müslüman Kardeşler Örgütü'nün fikirlerinden etkilendi. Yani sembolleştirilmek için Usame Bin Ladin, biçilmiş kaftandı. Savaşmak için fırsat kollayan Ladin'e bu görev, arkadaşı El Turki tarafından tebliğ edildi. El Turki, Ladin'in CIA'nin desteğinin de arkasında olduğunu bilmesini istedi.
Ladin Afganistan'a gitti ve hocası Azzam'ın asistanlığını üstlendi. Savaşa da katılan Ladin, Celalabad yakınlarındaki bir çarpışmada yaralandı. Savaştaki binlerce mücahit arasında yalnızca onun yaralanmasının olay olması, tam bir gizli servis başarısıydı. CIA, daha sonra 'terörist' diye adlandırdığı Ladin'i 'Afganistan'daki en iyi savaşçılardan biri' olarak tanımlamıştı. Militanlarda Ladin hayranlığı yaratmak için CIA'in yaptığı plan kusursuzca işlemekteydi.
YARDIMLA İKNA ETTİ
Bin Ladin, Peşaver'e varır varmaz, İslamcı hareketin önemli isimlerinden Burhaneddin Rabbani ve Abdulrabulresul Sayyaf ile bağlantı kurdu. 4 yıl boyunca Pakistan ile Suudi Arabistan arasında gitti geldi. 1984'ten sonra zamanının tamamını Peşaver'de geçirmeye başladı.
Yalnızca kendisinin bildiği bir program dahilinde militanların eğitildiği bütün kampları ziyaret etti. Ev adreslerini aldığı militan İslamcıların ailelerine yardım gönderdi. Bu arada kiraladığı villayı da, uluslararası İslamcı gönüllüler için bir çeşit konuk evi ve geçiş noktası olarak kullanıma açtı. İsmi etrafında bir efsane yaratılmasını sağladı. Topladığı adreslerin yardım gönderme amacı taşıyacak kadar masum olmadığı zamanla anlaşılacaktı. Yardımlar, Onu İslamcıların gönlüne oturturken, o gelecekte kuracağı örgütün alt yapısını kurmakla meşguldü.

ABD para aktarmasına yardımcı oldu
El Kaide örgütlenmesine giden yol, ilk olarak, Sovyetlere karşı savaşan militanlara mali ve silah yardımını düzenli sağlamak için kurulan Mekteb ül Hidamat (MAK) - Hizmet Bürosu ile açılmıştı. Amacı Müslüman dünyanın farklı coğrafyalarından bağlantı kurabilecek ve gerektiğinde bilgi alabilecek hücreler oluşturmaktı.
Ulaştığı her örgütten bir diğerine, her militandan bir başkasına ulaştı. Kendi ülkelerinden kaçıp Avrupa'ya sığınmış militan liderleri onurlandırmaktan geri durmadı. Onları küresel düşünmeleri ve Afganistan'da savaşmaları konusunda ikna etti. Gelecekte yapılmasını planladığı eylemler sırasında harekete geçirebileceği yerel güçlere para transferini çok önceden başlattı. Bu transferler sırasında CIA'in ve Suudi İstihbarat teşkilatının bilgisi ve yardımını gördü. CIA'in 'koruma ve kollama' işi, sıradan İslamcı militanların çıplak gözle görebileceği bir durum değildi. Dolayısıyla Ladin de, kendisine verilen bu bilgi ve destekten dolayı herhangi bir komplekse kapılmadı. Çünkü onun hedefi, küçük sorunlara takılmayacak kadar büyük ve önemliydi.

Yüksel IŞIK
(*)Bu bölüm, 4 Mayıs 2011 günü Akşam Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neşet Baba!

Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık!

HALKIN POLİSİ CEVAT YURDAKUL