Faşizm Bir Ruh Halidir!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin Cumhuriyetçi
Başkan Adayı Donald Trump'ın isminin İstanbul'daki AVM'den kaldırılmasını
istemiş.
Bir de itirafta bulunmuş:
“Ben de bir yanlış yaptım oranın açılışını yaptım."
Bu cümleyi okuyunca öncelikle önümüzdeki
günlerde kitapçı raflarındaki yerini alacak ve yan tarafta kapak tasarımını gördüğünüz “Kişiliğimiz İtibarımızdır” adlı kitabımın ön sözünü paylaşmak
istedim.
Olduğu gibi aktarıyorum:
“Malum,
bilgi çağındayız!
Çağın
en belirgin özelliği, her şeyde ve her yerde bilginin belirleyici olduğu
gerçeğidir.
Ulus
devletin sınırlarını aşıp, bütün bir dünyayı küçük bir köy haline getiren de bilgidir.
Bilgi,
aynı zamanda başarılı bir yönetim sürecinin anahtarıdır.
Bilgi
sahibi olmak, başarının kapısını aralar. İster kişisel isterse de kurumsal
olsun; süreç yönetimi açısından itibar da başarının ayrılmaz bir parçasıdır.
HER YOL MUBAH
MI?
Köle
olarak getirildiği İtalya’da ünlü bir düşünür olarak tanınan Suriyeli
Publilius’un itibarın önemini anlatan pek çok sözünden biri, ‘İtibar paradan daha değerlidir’
şeklindedir.
Robert
Bosch’un artık herkes tarafından bilinen “insanların
güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim” sözü de itibarın
önemine dikkat çekmektedir.
Bırakın
iyi bir yöneticiyi sıradan bir insan için bile itibar sahibi olmak, her şeyden
önce gelir. Dolayısıyla “başarılı mı olmak istersiniz itibar sahibi mi” sorusu
tuzak bir sorudur. İyi bir yönetici için başarı ve itibar birbirinden
ayrılamaz. Bu nedenle böyle bir soru, ‘tıpkı
tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan’ sorusuna benzer. İster
bağımsız bir kişilik olun isterse de bir kurumun yöneticisi olun; başarınızın
anlam kazanabilmesi, doğrudan itibarınızla ilgilidir.
Her
ne olursa olsun ‘başarılı olalım’
düşüncesi, kişiliğinizin ya da kurumunuzun saygınlığını gölgeler.
Günümüzün
saygın kişi ve kurumları, Rönesans döneminin önemli düşünürlerinden biri olan Niccolo
Machiavelli’nin, ‘amaca varmak için her
yol mubahtır’ sözüyle kendi aralarına mesafe koymayı tercih ederler. Çünkü
bu söz, oportünizm ile özdeşleşmiş durumdadır.
Başarı
önemlidir ama yalnız başına ve her şey hiçe sayılarak elde edilmişse hiçbir
değeri yoktur! Geriye dönüp tarihe bakıldığında, iz bırakmış nice diktatörün
başarılı olduğunu göreceksiniz. Hitler’den Mussolini’ye, Salazar’dan Franco’ya,
Batista’dan Çavuşesku’ya kadar pek çok diktatör, uzun yıllar hükümranlık
sürdükleri ülkelerini pekâlâ yönetmişlerdir.
İNTİBANIZ
İTİBARINIZDIR!
Karşılaştırma
yapmayı kolaylaştırmak için bir örnek verelim.
İsveç
Başbakanı iken uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen Olof Palme’nin
cenazesinde milyonlarca kişi ağlamıştı. İkinci Büyük Dünya Savaşı’nın baş
aktörlerinden Adolf Hitler’in ise kapandığı sığınağında intihar ettiği haberi
duyulduğunda, milyonlarca insan, sevinç çığlıkları atmıştı. Palme, özellikle
üçüncü dünya olarak bilinen ülkelere uzattığı yardım eliyle; Hitler ise
yaklaşık 5,5 milyon insanı katletmekle tarihe geçmişti.
Bu
örnek de gösteriyor ki siyaseten ülkenizi, başında bulunduğunuz kurumu yahut
kişisel hayatınızı yönetebilirsiniz! Yönetme sürecinde hedeflediğiniz başarıyı
yakalamış da olabilirsiniz. Önemli olan yönetme süreçlerinde bıraktığınız
intibadır.
Bıraktığınız
intiba, itibarınızın da göstergesidir.”
Şimdi başa dönebiliriz.
İnsanlık düşmanı politik bir akım olan faşizm,
aynı zamanda bir ruh halini ifade eder!
Donald Trump da, hem kişilik olarak hem de
izlediği politik hat itibariyle faşizan bir ruha sahip olduğunu hiç gizlemedi.
Herkesçe malum olan bu durumu fark etmek
için Trump’un “Müslümanlara vurup,
vuruşturması”nı beklemek “tutarsızlığın
daniskası” değil mi?
Yorumlar
Yorum Gönder