GAR KATLİAMINDAN BİR YIL SONRA
Haberi bir yakınım vermişti.
“Alanda bomba patlamış” dediğinde başlangıçta idrak
edememiştim; eve dönüp televizyonu açtığımda, katillerin etrafa saçtığı kan kokusu
evin içine kadar sinmişti.
O an gözüme bir pankartta yazılan, "Ne de çok özlemişiz
gökyüzüne kansız bakmayı" sözleri takıldı.
Dikkatli baktım; taşıyanlar gencecik çocuklardı.
İşte o çocukların gökyüzüne kansız bakmalarını istememişlerdi.
O çocuklara kıymışlar; Ankara'yı kana bulamışlardı!
Tıpkı daha önce Suruç'ta, Diyarbakır’da, Sultanahmet’te,
Gaziantep’te, tekrar Ankara’da ve gene Ankara’da kıydıkları gibi!
O katliamda 103 canımızı yitirmiştik; yaralanıp sakat
kalanların haddi hesabı yoktu.
Ne için öldürülmüştü bu masum insanlar?
FAŞİZMİN EN İYİ
BİLDİĞİ ŞEY!
Barış istedikleri için.
Yükselen barış talebi karşısında çılgına dönmüşlerdi.
Bir arkadaşım; o günlerde,"faşizm gene en iyi bildiği şeyi yaptı, toplu katliam" diye
yazmıştı.
Katliamın hemen arkasından, “İki elin parmağını geçmeyen insanların toplanıp herhangi bir açıklama
yaptıkları an kişi başına onlarca polisin düştüğü bir şehirde, on binlerce
insanın katıldığı mitingin giriş anında niçin arama yapmamışlar” diye
sormuştum.
Bugünde o güne bakınca “niçin”
sorusunun yanıtı o kadar açık ki!
Belli ki o bombanın da, o bombacıların da alana rahatlıkla girmesi,
küresel güçlerin ve onların işbirlikçileri konumundaki bütün güçler için
isteğiymiş!
Meğer 10 Ekim Ankara Mitingi’nden önce Rize'de miting yapan
mafya babasının, "oluk oluk kan
akıtacağız" sözü, öylesine söylenmemiş!
Sormadan edememiştim; “bu
kadar kan akınca ne olacak”tı?
Meğer korkup sinmemizi; kitlesel olarak geri çekilmemizi ve
onların ellerinde bulundurdukları İktidarı daha da sağlamlaştırmak istedikleri
içinmiş!
HDP’nin yakaladığı başarıdan rahatsızlık duyanlar da o korku
ortamına katkıda bulunmuşlardı.
Milyonlarca insan, “barışın
ucundan yakaladık” diye umutlanırken, Suruç’tan başlayıp, Ceylanpınar’da
iki polisin evlerinde öldürülmesiyle tırmandırılan şiddet yetmemiş; üstüne bir
de 15 Temmuz Darbe girişimi eklenmişti.
BU KAN NİÇİN
DÖKÜLÜYOR?
Bütün Türkiye’nin kargaşa, kaos ve savaşın ateşinin içine
iterlerken, sıradan halkı da, söyleyenin durduğu yere bağlı olarak, “gazi, şehit, hain, işbirlikçi” diye
kategorize ederek, bölüp parçalamaktan da geri durmamışlardı.
Yıllarca işbirliği yaptıkları FETÖ’cü darbecileri elemine
etmek bahanesiyle getirilen Olağanüstü Hal ve onun hukuku KHK’lerin, ülke
muhalefetini sindirmek maksadıyla kullanıldığını görmemek için kör olmaz lazım
Bütün bu şiddet sarmalının çılgınca körüklenmesine, HDP’nin 12
Eylül’den kalma “seçim barajı”nı
tarumar ettiği ve barış umutlarının yeşerdiği 7 Haziran Seçimlerinin sonuçlarından
korkuya kapılan farklı iktidar odakların olduğu o kadar açık ki!
O günden beri, Türkiye’nin her yerinde
şehit acıları ve katliamlar yaşandığının farkındayız.
Türkiye o günden beri güvenli bir ülke olmaktan çıkmış
durumda.
Hiç uzağa gitmeyelim; daha dün Şemdinli’de onu asker olmak
üzere 21 canımızı bombalı saldırıya kurban verdik.
Farkına varın artık; Ankara’da, Cumhuriyet tarihinin en
kanlı bombalama eylemi olarak tarihe geçen Gar Katliamı’na sessiz kaldığımız
sürece çocuklarımız ölmeye devam edecek!
Bu kadar acıya ve gözyaşına niçin ya da kimin için
katlanıyoruz?
Kim bizim huzur ve barış içinde birlikte ve kardeşçe
yaşamamızı istemiyor?
Görün artık; ezelden beridir bu topraklarda barış ve
kardeşlik içinde yaşayan herkesin çıkarı, her katliamdan sonra bulundukları yerde
sinsi sinsi gülümseyen ve akan kan üzerinden hesap yapanların hesaplarını
bozmamıza bağlı.
Gar Katliamı’nda yitirdiğimiz canlarımız da barışın ve
huzurun, birlikte ve kardeşçe yaşamın mümkün olduğunu göstermek için
hayatlarını verdiler.
Unutmayın; barış olmadan hayat olmaz!
Yorumlar
Yorum Gönder