Mehmet Akyürek: Girişimcinin Serüveni
İlk olarak Metin Özaslan’ın mesajında gördüm; Mehmet
Akyürek, girişimcilik serüvenini anlattığı, “Mehmet Akyürek Girişimcinin Serüveni” kitabının çıktığını.
Özaslan’dan nereden edinebileceğimi söyledim; O da,
sağolsun, Mehmet Akyürek’e ulaşmış.
Kitap, görselden de anlaşılacağı üzere Sayın Akyürek
tarafından imzalanıp tarafıma gönderilince çok mutlu oldum.
Postadan çıktığı andan itibaren masamın üzerinde!
Fırsat buldukça okudum ve nihayet bitirdim.
Müthiş bir hayat hikayesi!
“Okurken anlamalı,
anlayınca anlatmalı” diyor daha kitabın başında .
ZEKERİYA
PEYGAMBER SOFRASI!
Anadolu, gerçek bir halklar mozaiği; bununla birlikte Akyürek,
köklü bir Türkmen Ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini özellikle belirtmiş. Geleneklerine
bağlı bütün Türkmenler gibi hem annesinden hem babasından çok şey öğrendiğini
de not düşmüş.
Kitapta öğreneceğiniz yahut bildiğiniz halde bilgilerinizi
tazelemenizi sağlayan çok şey var. Örneğin babasının kazları nasıl yola
getirdiğini yahut kapılarında biri büyük, diğeri küçük iki tokmağın hangi işe
yaradığını, “Zekeriya Peygamber Sofrası”nın
anlamını, Marangozluk yapan babasının Ahi Babalığını, buğday böceğiyle
uyuyuşunu anlatıyor.
Ha bir de Akyürek’in çocukluk yıllarında, camilerinde “Fötr şapkalı İmam”ın olduğunu…
Bizim orta öğrenim yıllarımızda mektup arkadaşlığı vardı;
tanışmadığınız insanlarla yazışırdınız. Akyürek’in başında da geçmiş bu
serüven; Kıbrıslı bir Türk kızıyla dört yıl yazışmış.
İlk iş deneyimini, okumak için gittiği İstanbul’da yaşamış
ama annesinin duygusallığına dayanamadığı için devamını getirememiş; ancak
sonraki hayatında kendisine rehberlik edeceği pek çok ders çıkarmış.
YİĞİT
LAKABIYLA ANILIR!
Akyürek’in serüveninin ayırt edici yanı, “her zaman, her şeyi ve her işi araştırması”
olmuş. Kelle ütmüş, kavun indirmiş, kambak(ağaç) soymuş, bulgur dövmüş, simit
satmış; kısacası neredeyse her işi yapmış. Hatta beddua ettiği adam, çatlayarak
ölmüş. Belki de bu nedenden dolayı lakabı “Deli
Oğlan”a çıkmış!
Akyürek’in kitabını pandemi sürecinde okudum. Pandemi de
bize hatırlattı ki tüketmek çok da gerekli değilmiş. Tüketim toplumunun çılgınlığına
çarpıcı bir örnek olarak, “lüksümüz
yoktu ama gerekli olanlar boldu” şeklinde özetlemiş.
Akyürek, 12 Eylül’e giden süreçleri de anlatmış; içi
yanarak. Okulu bırakmak zorunda kalmış. O günleri anlattığı bölümleri okurken
bugünün izlerini görüyorsunuz. Devlet memurluğu sınavında dini sorular sorma
alışkanlığı o zamanda başlamış meğer!
Memurken başladığı çiçekçilik, Onun girişimciliğinin önemli
belirtilerinden biri. Askerlik yaparken sahipsizlikten yere dökülen zeytinleri
toplayıp, değerlendirmesi de, tutucu yer olan Siteler’de kadın işçi
çalıştırması da, ufkunun ne kadar geniş olduğunun işareti olarak karşımıza çıkıyor.
KIRŞEHİR’İN
HALK KAHRAMANI!
Ahi Evran Üniversitesi, bugün Türkiye’nin sayılı
üniversitelerinden biriyse Akyürek’in çabaları sayesindedir.
Akyürek, artık Ankaralı bir iş insanıdır ama Kırşehir’den
elini ayağını hiç çekmez. Ne zaman elini taşın altına koyması gerekirse o zaman
koyan biridir. Nitekim bugünkü Ahi Evran’ın temelini oluşturan iki fakülte için
gerekli maddi desteğin toplanmasına öncülük eder.
Akyürek, bir iş insanı!
İyi bir iş insanı,
örgütlenmenin önemini kavramış kişidir. O da, başta AHİD ve OSİAD olmak üzere
her alanda örgütlenmenin içinde olmuş. Üstlendiği iş icabı her kesimle ilişkisi
olan biri.
Kendisine yapılan milletvekilliği teklifini başkasına
önerecek alicenap bir adamın torunu olan Akyürek için çok şey söylenebilir; en
iyisi bir dostunun Onun için söylediği, “öğrenmeye,
öğretmeye doymuyor” sözüyle bu faslı bitirelim.
KİTAP
HAKKINDA!
Biraz da kitaba dair teknik bilgi vereyim:
Editörlüğü, meslektaşım Dursun
Erkılıç tarafından yapılan kitap, üç bölümden oluşuyor. Kitapta ayrıca
dostlarının Akyürek’i anlattığı bir bölüm var. İthaf, sunum ve editörün notu
hariç toplam 382 sayfadan oluşan kitap, doğrudan Akyürek tarafından Matsa
Basımevine bastırılmış.
Hacimli bir kitap ama çok kolay okunduğunu da not edelim.
Yorumlar
Yorum Gönder